menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DeepSeek ve düşündürdükleri

19 1
04.02.2025

Unutamadığım anılardan biridir. Bir bilimsel ve teknik kitaplar yayınevi, Northwestern Üniversitesi’nde kitap sergisi açmıştı. Sergi, Technological Institute binasının giriş holünde idi. Derse girmeden önce ben de kitaplara baktım. Kitaplar dört beş masa üstüne konulmuştu. Bir şey dikkatimi çekti. Uçtaki masanın kenarında bir Çinli oturmuş bir şeyler yazıyordu. Herhalde satın alacağı kitaplar için not alıyor diye düşündüm. Merakla yanından geçtim. Yazdığı, kitap ismi falan değildi. Bu kişi önündeki bilgisayar kitabından notlar alıyordu. Yayınevinin satış temsilcisi ile göz göze geldik, gülümsedi; işin farkında idi. Sabah derslerine girip çıktım. Öğle yemeğine gitmeden önce merak edip tekrar binanın giriş holüne uzandım. Bizim Çinli hâlâ orda idi; aynı kitaptan not almaya devam ediyordu. Yayınevi temsilcisi ile yine selamlaştık; yine gülümsedi. Akşam giderken baktım, Çinli yazmaya devam ediyordu.

Ertesi sabah okula geldiğimde yine giriş holünden geçtim. Kitap sergisi orada idi. Gözüm Çinliyi aradı, ama yoktu. Yayınevi temsilcisi “Günaydın” diyerek yanıma geldi. Ben “Bizim Çinli galiba kitabı bitirdi?” dedim. Temsilci “Yok bitirmedi. Serginin sonuna kadar her gün gelecekti. Çünkü hedefinde tüm kitabı yazmak vardı. Sergi sonunda o kitabı kendisine hediye edeceğimi söyleyince not almayı bıraktı. Ama sabahtan yine bir uğradı. “Merak etme kitabı satmayacağım, kitap senin” deyince rahatladı, gitti” dedi.

Bu olay seksenli yılların başında idi. Jimmy Carter ABD Başkanı idi ve Çin ile diplomatik ilişkileri başlatmıştı. Karşılıklı imzalanan bir kültür anlaşması vardı. Bu cümleden olarak Amerikan üniversitelerine Çinli bilim insanları gelmeye başlamıştı. Yukardaki Çinli de bu sınıftan bir bilim adamı idi. Ancak Çin ekonomik anlamda daha kefeni yırtamamıştı. Bu Çinli bilim adamının maaşı sanırım o kitabı almasına olanak tanımıyordu. Ama o bilim aşkı ile kendisine gerekli kitabı baştan sona elle kopya etmeye oturmuştu.

Sovyetler Birliği 4 Ekim 1957 tarihinde uzaya “Sputnik” adı verilen ilk yapay uyduyu (articial satellite) yolladı. Bu uydu, gümüş ve çinkolu pilleri bitinceye kadar üç hafta boyunca yeryüzüne sinyal yolladı. Bu uydu Sovyet Uzay Araştırmaları Programı’nın bir ürünü idi; hiç beklenilmiyordu. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm batı dünyasında büyük şaşkınlık yarattı. Buna literatürde “Sputnik Krizi” denir. Batı ile doğu arasında büyük bir yarışı tetikledi. Bu yarış; siyasi , askeri, teknoloji ve bilim alanında........

© Ekonomim