menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

55 Seri No’lu KDV tebliği: Atık payları, savunma sanayii ve yatırım teşvikleri üzerine bir inceleme

13 0
01.10.2025

Burcu ALPTEKİN

Vergi Müfettişi

4 Eylül 2025 tarihli ve 33007 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 55 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ, Türkiye’de Katma Değer Vergisi uygulamalarında yalnızca teknik düzeyde değişiklikler getiren klasik bir mevzuat düzenlemesi olmanın ötesinde, özellikle amortismana tabi iktisadi kıymetler (ATİK), petrol ürünleri, savunma sanayii projeleri, milli savunma ve iç güvenlik ihtiyaçları, mazbut vakıflar ve kamu taşınmaz işlemleri ile imalat ve turizm yatırımlarına yönelik KDV istisnaları bağlamında kapsamlı bir yeniden yapılandırmayı öngören, hem iade hem de istisna süreçlerini detaylı şekilde yeniden tanımlayan ve uygulamada şeffaflık, denetim kolaylığı ve stratejik sektörel yönlendirmeyi birlikte hedefleyen çok boyutlu bir mevzuat düzenlemesi olarak dikkat çekmektedir; zira Tebliğ, yalnızca ATİK’lerden iade hesabına pay verilmesi uygulamasındaki oranlama yöntemleri ve kümülatif hesaplamaları değil, aynı zamanda petrol ürünlerinde ÖTV teminatının KDV matrahına dahil edilmesi, savunma sanayii projelerinde gerçekleştirilecek mal ve hizmet teslimlerinin KDV’den istisna edilmesi, milli savunma ve iç güvenlik amaçlı taşıt teslimlerinde KDV uygulamasının sınırlandırılması, mazbut vakıflar ve kamu taşınmaz işlemlerinde vergi muafiyetlerinin kapsamının belirlenmesi ve imalat ile turizm yatırımlarında KDV istisnası süresinin uzatılması gibi çok katmanlı düzenlemeleri de kapsayarak vergi idaresi ile mükellefler arasında sistematik ve şeffaf bir işleyişin tesis edilmesini sağlamaya muktedir bir düzlem sunmaktadır.

ATİK’lerden KDV İade Hesabına Pay Verilmesi

Tebliğin yedinci maddesi çerçevesinde Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerde İade Uygulaması” başlıklı bölümüne yapılan ekleme, ATİK dolayısıyla yüklenilen KDV’nin iade hesabına pay verilmesi sürecini hem analitik hem de hesaplamaya dayalı bir çerçeveye kavuşturmaktadır; zira yeni düzenleme, iade hakkı doğuran işlem bedeli ile KDV ödemeksizin temin edilen mal ve hizmet alım bedeli arasındaki farkın belirlenmesinde genel vergi oranının uygulanması yoluyla azami iade edilebilecek KDV tutarının hesaplanmasını öngörmekte, ATİK’in fiilen iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılmaya başlandığı tarihten itibaren yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin pay verilmesini mümkün kılmakta, iade talebine konu işlem bedelinin ATİK’in aktife alındığı dönemden itibaren kullanılan tüm işlemlerin toplam bedeline oranlanması suretiyle ATİK yüklenim KDV’sinden iade talebine konu işleme düşen payın belirlenmesini zorunlu kılmaktadır; ayrıca, ATİK’in sonraki dönemlerde de iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılması durumunda, iade talep edilen dönem dahil olmak üzere tüm iade hakkı doğuran işlem bedellerinin, ATİK’in kullanımının kümülatif toplam bedeline oranlanarak her döneme düşen payın belirlenmesi ve önceki dönemlerde verilen ATİK paylarının bu hesaplamadan düşülmesi, böylece mükelleflerin hem dönemsel hem de kümülatif bazda iade edilebilecek KDV tutarlarını net bir şekilde görebilmelerini mümkün kılmakta, özellikle uluslararası taşımacılık gibi karmaşık senaryolarda iade doğuran toplam işlem bedeli/kümülatif toplam işlem oranının her ay yeniden hesaplanmasını, bu oranla ATİK yüklenim KDV’sinden hesaplanan kümülatif azami payın belirlenmesini, önceki dönemlerde verilmiş payların düşülmesiyle döneme düşen ilave ATİK payının saptanmasını ve dönemsel azami iade edilebilir KDV üst sınırının dikkate alınarak ATİK payının sınırlandırılmasını içermektedir.

55 Seri No.lu Tebliğ’in ATİK’lerden KDV iade hesabına pay verilmesine ilişkin düzenlemesi, uygulamada büyük bir şeffaflık ve hesaplanabilirlik sağlarken, karmaşık oranlama yöntemleri ve kümülatif hesaplama gereklilikleri nedeniyle küçük ve orta ölçekli işletmeler için operasyonel zorluklar yaratabileceği eleştirel mecrada kayda değer olabilir; zira, her bir ATİK için ayrı ayrı veya birden fazla ATİK’in aynı dönemde kullanılması durumunda tek bir hesaplama yapılmasının öngörülmesi, teknik olarak kolaylaştırıcı olsa da, muhasebe ve takip sistemleri yeterince gelişmemiş işletmeler için hata riski ve ek maliyet anlamına gelebilecektir. Öte yandan, düzenlemenin olumlu yönü, iade talebine konu işlem bedelinin, ATİK’in fiilen kullanılmaya başlandığı dönemden itibaren kümülatif toplam işlem bedeline oranlanarak hesaplanmasını zorunlu kılması, vergi idaresi açısından hem denetim kolaylığı hem de iadelerin hukuki güvence altında olmasını sağlamasıdır; ayrıca, önceki dönemlerde verilen ATİK paylarının düşülmesi suretiyle dönemsel azami iade tutarının belirlenmesi, mükelleflerin hem dönemsel hem de kümülatif bazda haklarını net şekilde görmelerini mümkün kılmakta ve uzun vadede sistemde şeffaflık ve adaletin tesisine katkı sunan bir mecraya hizmet etmektedir.

Petrol Ürünlerinde ÖTV Teminatının KDV Matrahına Dahil Edilmesi

24 Temmuz 2025 tarihinde yürürlüğe giren 7555 sayılı Kanun ile Katma Değer Vergisi Kanunu’na eklenen düzenlemeler, özellikle özel tüketim vergisi (ÖTV) tutarına isabet eden KDV’nin ithalat aşamasında tahsil edilmesini sağlamak amacıyla, ÖTV’ye tabi petrol ürünlerinin ithalatında hesaplanan ve teminata bağlanan ÖTV tutarının KDV matrahına dahil edilmesini öngörmekte olup, bu kapsamda Tebliğ, ithalat aşamasında teminat karşılığı ithal edilen (I) sayılı listedeki malların ÖTV tutarının KDV matrahına eklenerek hesaplama yapılmasını ve bu KDV’nin gümrük makbuzu üzerinde gösterilen tutar üzerinden indirim konusu yapılabilmesini mümkün kılmaktadır; aynı zamanda, malların yurt içi tesliminde ÖTV dahil toplam işlem bedeli üzerinden KDV hesaplanması gerektiğini ifade ederek hem ithalat aşamasında matrahın doğru belirlenmesini hem de ÖTV ve KDV ilişkisinin hukuki ve mali açıdan net bir şekilde uygulanmasını sağlamaktadır.

Tebliğ ile petrol ürünlerinde ÖTV teminatının KDV matrahına dahil edilmesi uygulaması, özellikle ithalat aşamasında KDV tahsilatının etkinliğini artırması açısından önemli bir düzenleme olarak değerlendirilebilir; bu sayede, devlet vergi gelirlerini güvence altına alırken, ithalatçılar matrahın kapsamını net bir şekilde belirleyebileceklerdir. Ancak eleştirel açıdan bakıldığında, ÖTV dahil matrah hesaplamalarının ithalat bedeline eklenmesi, ithalatçıların finansal yükünü artırabilecek ve özellikle teminat karşılığı ithalat yapan küçük ölçekli işletmeler için nakit akışı üzerinde olumsuz etki yaratabilecektir. Olumlu yönleri ise, Tebliğ’in ithalat sırasında ödenen KDV’nin gümrük makbuzunda gösterilmesini ve yurt içi teslimlerde ÖTV dahil toplam işlem........

© Ekonomim