Sığınak psikolojisi
Nisan 1945, Berlin. Rus orduları şehre girmek üzere. Yeraltı sığınağındaki Hitler ve yakın çevresi harbin kaderini değiştirecek gizli bir ordudan bahsediyor, zafer hayali kuruyor, aklından farklı fikir geçirenleri susturuyor. Sakın şirketiniz de böyle olmasın?
Hitler’in ve zalim Nazi rejiminin son günlerini anlatan Çöküş (Der Untergang) filmi o günleri çok güzel anlatır.
Sahadan tamamen kopmuş bir yönetim heyetinin gerçeklerle yüzleşmekten kaçması, kendini kandıracak mucizevi çözümler olduğunu iddia etmesi, temelsiz bir şekilde zafere inanması, bu tatlı ilüzyonu bozan verileri ısrarla reddetmesi ve farklı fikir sahiplerini susturması... Netice: Büyük bir facia.
Sığınak psikolojisi dediğimiz bu yaklaşıma maalesef iş hayatında da rastlanıyor. Özellikle performansı düşük olan, kriz yaşayan veya rekabet baskısı altında bulunan şirketlerde bu risk çok yüksek. Şirket yönetimleri dışarıdan gelen fikirleri reddetmeye başlıyor, hatta bazı paydaşlarını düşman olarak görmeye başlayabiliyor. Sağduyu, geniş perspektif, gerçekçilik ve farklı görüşler yerine tek ses tercih edilebiliyor. Kurum giderek içine kapanabiliyor. Bir ölüm katılığı firmayı sarıyor.
Peki,........
© Ekonomim
