Yeşil perde düştü! Çıplak kral göründü!
Kurumsal dünyada sürdürülebilirliğe yönelik beklentiler artarken, aynı hızda buna karşı muhalefetin de yükseldiği karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Toplumlar ve iş dünyası, farklı ve bazen çatışan hedefler arasında doğru dengeyi bulmakta güçlük çekiyor. Oysa, dertlerimiz çok belirgin:
- Dünya, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamayı hedefleyen Paris İklim Anlaşması’nın çok uzağında. Bu hedefe ulaşma ihtimali en iyimser senaryoda dahi yüzde 14 olarak hesaplanıyor.
- Ekonomik eşitsizlikler derinleşirken, en yoksul yüzde 50'lik kesim küresel servetin sadece yüzde 8'ini kontrol ediyor. Buna karşın en zengin kesim dünya zenginliğinin yarısına hükmediyor.
- Öte yandan, toplumun yüzde 57'si "kapitalizm yarardan çok zarar veriyor" görüşünde birleşiyor. Bu durum, mevcut ekonomik sisteme yönelik şüphelerin arttığını gösteriyor.
Acil çözümler üretilmesi gereken böylesi bir dönemde, pek çok hükümetin farklı politikalara saplanması, gerekli uzlaşma ortamını engelliyor. Bu noktada, toplumun güven duyduğu aktörlerden biri olarak görülen iş dünyası da sıkışmış durumda. Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ile çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) gibi uygulamalarla öncü rol oynamaya çalışan şirketler, ne yazık ki henüz beklenen ölçekte, hızda ve kapsayıcılıkta sonuç alamıyor.
Bu çabaların karşısında bir de örgütlü ve siyasi açıdan güçlü bir muhalefet hızla yükseliyor. ABD'de başlayan ve diğer ülkelere yayılan ESG karşıtı siyasi hareketler, şirketleri sürdürülebilirlik taahhütlerini geri çekmeye zorluyor. 2024 yılında, ESG fonlarından........
© Ekonomim
