Gerçeğin peşinde!
Bir yandan teknolojik gelişmeler ve algoritmalarla desteklenen dijital mecraların hızı, diğer yandan yanlış bilginin yayılma kolaylığı, çağımızın en büyük paradokslarından birini oluşturuyor.
Dezenformasyon, tarih boyunca var olmuş bir olgu. Bir amaç için (politik, finansal veya sosyal) kasıtlı olarak yaratılan veya stratejik olarak yayılan yanlış veya yanıltıcı bilgi olarak tanımlanıyor. Teknolojinin gelişimiyle birlikte bu kavram, daha önce hiç görülmemiş bir boyut kazandı.
Kritik olan, sıradan insanların da bu süreçte bir aktör haline gelmesi. Birçoğumuz, kötü niyet olmasa da, bu işin tam göbeğindeyiz.
Dijital mecralar, ‘doğru’ bilginin ne olduğuna dair sınırları bulanıklaştırarak, kanıtlardan ziyade duygusal tepkilerle ağır kutuplaşmalara yol açan motorlar haline geldi. Sosyal mühendislikle örülen yanılsamalar, ‘gerçek’ olarak algılanmaya ve kabul edilmeye başlandı.
Algoritmalar devrede. Duygulara ya da sosyal normlara dokunan, güvenilir ve doğru olmaktan ziyade, korku, öfke ve toksik bir durumu öne çıkaran dijital içeriklerin yıkıcı etkilerine sıklıkla şahit oluyoruz.
Çok fazla örnek var. Seçimleri etkileme, sosyal manipülasyon, iklim krizi inkârı, dijital linçler, itibar saldırıları, protestolar…
Bu durum, neredeyse dünyada pek çok ülkede görülen kutuplaşma ve aşırılığın sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor. Ya da zaten dipte olan bu dalgaların çok daha büyüyerek, su üstüne........
© Ekonomim
