Geleceği kim yazacak: İnsanlar mı, algoritmalar mı?
“Yapay zekâ, insanların yerine geçmeyecek. Ancak onları aşacak. Asıl soru şu: Bu süreci kim yönetecek?” Richard Susskind
İnsanoğlu, tarihi boyunca aslında kendi yarattığı kırılmaların kaderini yaşadı. Ateşten buharlı makineye, nükleer enerjiden internete kadar her devrim, insanın imkanlarını genişletirken, farklı sorunlarla da sınırlarını zorladı.
Bugün ise bambaşka bir eşiğin tam ortasındayız: Yapay zekâ. Ancak bu kez mesele yalnızca teknolojik bir araç değil; insan aklının, karar verme gücünün ve özgür iradesinin bizzat kendisi…
Bu, aynı zamanda, kültürel, siyasal ve varoluşsal bir dönüşüm süreci. Peki biz bu dönüşümün neresindeyiz?
Yeni patron kim olacak?
Bugün iş dünyasında verimlilik baskısı giderek artıyor. Microsoft’un 2025 İş Gücü Trend Raporu’na göre, liderlerin yüzde 53'ü üretkenliğin mutlaka yükseltilmesi gerektiğini söylerken, küresel iş gücünün yüzde 80'i de işlerini yapmak için yeterli zaman ya da enerji bulamadığını dile getiriyor. Oysa, çalışanlar, her iş gününde ortalama 275 kez (yani neredeyse her iki dakikada bir) toplantı, e-posta veya telefondan gelen uyarılarla bölünüyor. Bu tablo karşısında şirketlerin yüzde 45’i, ekip kapasitelerini -dikkati dağılmayacak- dijital iş gücüyle artırmayı öncelikli hedef olarak belirlemiş durumda.
İlk aşamada her çalışanın bir yapay zekâ yardımcısıyla desteklenmesi öngörülüyor. İkinci aşamada yapay zekâ ajanları "dijital meslektaşlar" olarak ekiplerin aktif bir parçası haline gelecek. Son aşamada ise insanlar yalnızca yön........
© Ekonomim
