Gazi’nin vizyonu, yarının pusulası: Cumhuriyet ve sürdürülebilirlik
Her büyük hikâye, bir vizyon ile başlar. 1923'te, küllerinden doğan genç Türkiye Cumhuriyeti'nin hikâyesi de böyleydi. Savaştan çıkmış, sanayisi çökmüş, tarımı gerilemiş bir ülkede, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları tam bir varoluş devrimi başlattı. Dönemin dünyasında henüz adı konmamış bir kavramın, sürdürülebilirliğin de öncü adımlarını attılar.
Yabancı sermayenin kontrolündeki sınırlı sanayi tesislerinin, işlenemeyen tarım arazilerinin, okuma yazma bilmeyen milyonların ülkesinde, muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi koydular. Bu hedef, özünde bir sürdürülebilirlik manifestosuydu. Ekonomide bağımsızlık, eğitimde devrim, tarımda modernleşme, sanayide yerlilik, toplumsal yaşamda çağdaşlık...
Her adım, birbirini tamamlayan, birbirini güçlendiren bir büyük dönüşümün parçasıydı. İzmir İktisat Kongresi'nden başlayarak ekonomik bağımsızlık hedefi, planlı sanayileşme hamlesi ve yerli üretim vizyonu, bugünün sürdürülebilir ekonomi tartışmalarının çok ötesinde bir öngörüydü.
1933'te kurulan Sümerbank, sadece bir işletme değil, bir kalkınma modeliydi. Nazilli, Kayseri, Bursa Merinos dokuma fabrikaları ve Karabük Demir Çelik, İzmit SEKA gibi tesisler, yerli üretimin öncüleri oldu.
Ancak 1950'lerden sonra bu sürdürülebilir kalkınma modeli ciddi yaralar almaya başladı. Marshall Planı çerçevesinde alınan tarım kredileri ve makineleşme, küçük çiftçiyi zorladı. Montaj sanayiine geçiş, yerli üretim vizyonundan uzaklaşmanın başlangıcı oldu.
1980........
© Ekonomim
visit website