Kör gözün parmağına tarihin “gör” dediği
İnsanların yaşama, olaylara farklı pencerelerden bakması hayatın normal halidir. Söz konusu farklı pencereler “gerçek”lik algımızı belirler. Kiminin makbul bulduğu olaylar, kişiler hatta değerler diğeri için pek de öyle olmayabilir. Burada bir fevkalâdelik yok. Farklılıkların meşruiyetini; “gerçek” dediğimiz kabullerimizin öznel, kültürel, tarihsel bağlama, bu bağlamın zihnimizdeki iz düşümüne, göre şekillendiğini savunan bakış açısına “görelilik” (relativisim) deniyor. Popüler kültür jargonumuza dahil olmuş “kime göre, neye göre?” sorusu, çoğunlukla bireysel bağlamda kullanılsa da, tam bu durumu ifade eder nitelikte.
Sosyal bilimlerin birey, grup, toplum şeklinde belirlenen analiz düzeylerinin, katmanlarının, her birisinde bu “görelilik” halinin izlerini takip etmek mümkündür. Bu katmanların her biri dahilinde, insanın faaliyet alanlarına giren tüm konularda görelilik kaçınılmaz olarak mevcut olacaktır. Görelilik kökeni itibariyle, Isaiah Berlin’in tanımıyla, “karşı-aydınlanma” nın (counter-enlightenment) çocuğudur. Aydınlanma aklı, ilerlemeyi ve bireyciliği savunurken, “Karşı-Aydınlanma” genellikle geleneği, duyguyu ve insan aklının sınırlarını vurgular. Bu yaklaşımın öncülüğü, “Her şeyin ölçüsü insandır” sözüyle, Batı Trakya’da, İskeçe sınırları içerisindeki Abdera (modern Avdira) kentinde doğmuş Protagoras’a atfedilir. Protagoras, büyüklüğün, aklın, saygınlığın ve ciddiyetin somurtmakla bir ilişkisi olmadığının örneği Demokritos’un hemşehrisidir. O Demokritos ki, Didim Balat köyü civarındaki Milet şehrinden çıkan Leukippos’un öğrencisi olarak; onun Milet’ten taşıdığı ve kendisine öğrettiği felsefi yöntemlerle “atom”un sırrına ermişti! Akıllarını kullanarak vardıkları bu sonuçta Demokritos’un çözemediği sadece atomun parçalanabilir olduğuydu. Aristo ve Platon’un aksine teleolojiden uzak, ilk neden, amaç, nihai neden gibi kavramlara sığınmadan; bunların dayattığı “gerçeğin” tekilliği anlayışına (bircilik - monism) meydan okuyarak, evrenin düzenini açıklamayı başaran, “Bilge bir adam için tüm dünya açıktır, zira erdemli bir ruhun gerçek ülkesi tüm evrendir”, diyen Demokritos’tur. Çağımızın en önemli fizikçilerinin “pir” kabul ettiği Demokritos’un söz konusu düşünceleri ve Protagoras’ın göreliliği bu çerçevede birbirlerinden beslenmişlerdir.
Dönemin Milet şehri özeldir. Miletliler ilk hukuk devletinin âmilleridir. Hep birlikte yasa yapan ve bunlara........
© Ekonomim
visit website