Psikolojik bozukluklar, yalnızca bireysel bir travmanın değil, aynı zamanda toplumsal inşaların ve tarihsel güç dinamiklerinin izlerini taşır. Alexander Kriss’in Borderline: Bir Kişilik Bozukluğunun Biyografisi eseri, tam da bu izleri takip ederek bir kimlik bozukluğunu klinik tanımlardan kurtarıp daha geniş bir sosyo-kültürel bağlama oturtmayı başarıyor. Kitap, yalnızca borderline kişilik bozukluğuna dair akademik bir inceleme değil; aynı zamanda modern insanın kimlik krizine ışık tutan felsefi bir sorgulama.

Aslı Önal’ın dilimize çevirdiği eserde yazar Kriss, borderline kişilik bozukluğunu Antik Çağ’a kadar uzanan bir tarihsel perspektifle ele alıyor. Bu bozukluğun “cin çarpması,” “histeri” ve “büyücülük” gibi kavramlarla eşleştirilmesi, yalnızca bir patolojinin değil, aynı zamanda kadın cinselliğinin ve öngörülemez davranışların toplumsal kontrol mekanizmalarıyla nasıl bastırıldığını gözler önüne seriyor. Aslında tarih boyunca borderline’ın kadınlara özgü bir fenomen olarak tanımlanması, ataerkil toplumların, kadınları marjinalleştirme stratejilerinden biri olarak okunabilir. Kriss’in bu tarihsel anlatıya kattığı eleştirel bakış, yalnızca psikolojik bir tanının değil, aynı zamanda kültürel bir bastırma pratiğinin........

© Edebiyat Burada