Yunus Çinçin yazdı: Geride Kalanlara Dair
Her şiir bir yolculuktur, şairin zihninden hayata, sevgiliye, anılara, kendine ve daha pek çok şeye. Mertcan Karacan, son kitabının adını, bir şiirinden hareketle “Seni Yanımda Götüremezdim” koymuş olsa da çıktığı şiir yolculuğunda yanına aldıklarını, geride bıraktıklarını; vardıklarını ve terk ettiklerini, terk edemediklerini yolculuğuna okuru da ortak ederek mısra mısra anlatıyor.
Kitap, şairin yaratıcı diliyle, dört bölümden değil dört ölümden oluşuyor. “birinci ölüm”ün başındaki epigrafta, İlhan Berk’in mısraları karşılıyor okuru. Ustadan el alan şairin “bir rüya için ikilikler” şiiri söyleyici âşığın bir rüyasını anlatıyor. Şüphesiz sevgili milattır âşık için. Sevgiliden önceki olağan dünya sevgiliden sonra şiire dönüşür.
“…
neyi aradımsa sende buldum, bahçeleri, pınarları
huzur yüklü bulutları yalnız senin göğünde
…”
“her teline saçının bir ad koydumsa bundan
öptümse bundan yüzünü, sevdimse bundan” (bir rüya için ikilikler/s.11)
“ikinci ölüm”ün girişindeki epigrafta, bir başka usta şair, küçük İskender’den mısralara yer vermiş şair. “ikinci ölüm”deki şiirlerde, söyleyici, sevgiliye serzenişte bulunan, sevgiliye duyduğu aşkla, umutla umutsuzluk arasında gidip gelen bir anlatıcı olarak çıkıyor karşımıza. Âşık, sevgiliyle geceleri yüzleşiyor, hem kendiyle hem sevgiliyle hem de dünyayla geceye ve sevgiliye dair şiirler aracılığıyla hesaplaşıyor. Karamsarlığının ve umutsuzluğunun panzehiri olarak sevgiliye sığınıyor. Hayatın ve sevgilisinin attığı düğümleri yine sevgilisiyle çözmeye çalışıyor. Söyleyici âşığın çözmeye çalıştıkları, kimi zaman kördüğüm olsa da şair bazen düğümleri özenle çözüyor bazen daha da sıkılaştırıyor.
“…
meğer her şey bir rüyaymış bir masal
yol bitmeden meğer bitivermiş yolculuk
…”........
© Edebiyat Burada
