Kefalet vergisi ve cezası
Holding ve grup şirketlerinin birbirlerine verdikleri kefaletlerle ilgili, bunun bir hizmet olduğu ve emsale uygun bir bedel alınması gerektiği gerekçeleriyle transfer fiyatlaması incelemeleri yapılmaya başlandı.
Transfer fiyatlaması incelemeleri konusundaki 3 Şubat 2025, 8 ve 15 Ocak 2024 tarihlerinde DÜNYA Gazetesi’nde yayınlanan yazılarımı, ayrıca, “Türk Vergi Hukukunda İlişkili İşlem Tanımı” ve ”Uygulamada Transfer Fiyatlaması İncelemeleri” kitaplarımı gözden geçirmenizi tavsiye ederim.
Bu konuda 2018 yılında da yaygın eleştiriler yapılmış, çıkan aflar neticesinde, oluşan uyuşmazlıkların bir kısmı hiç yargıya gidilmeden, bir kısmı da yargılamanın değişik aşamalarında aftan yararlanılarak kapatılmıştı. Bu konu bu yıl tekrar yaygın bir şekilde incelenmeye başladı.
Geçmişte yapılan bir kısım incelemelerde kredi garanti fonunun aldığı bedelin (%2) emsal alındığı görülmüştü. O dönem incelemelerinde, TL kredi için öngörülen oranın döviz kredilerine de uygulanması gerektiği, fiilen kullanılan kredinin değil açılan kredi limitinin ücret hesaplamasında dikkate alınabileceği vb hususlarda yoğun tartışmalar yaşanmıştı.
Bu tür inceleme ve tarhiyatların kayıt içindeki mükelleflerin vergi ödeme, vergiye uyum çabalarını olumsuz etkilediği, mevcut inceleme kapasitesinin yersiz alanlarda heba edilmesi, adeta kayıt içi ile mücadele anlamına geldiği düşüncesindeyim.
Konuya ilişkin bir ilk mahkeme kararı gerekçesi aşağıdaki gibidir: “Bağlı şirketlerin düşük maliyetli krediye ulaşmasının kâr oranlarını artıracağı ve dolayısıyla davacıya ödenecek kâr payı ve temettü gelirlerini de artıracağı açıktır. Bu durumda, davacı tarafından kefalet sözleşmesi nedeniyle herhangi bir ücret alınmamasında aleyhine bir durum oluşmamaktadır… kefilin ücret almasını zorunlu kılan bir yasal düzenleme de bulunmadığından Holding........
© Dünya
