Ulusal beceri politikası geliştirmemiz şart
Öyle bir ülke düşünün ki:
-İş arayan her 1 kişi için 1.7 açık iş ilanı olsun,
-Üniversite rektörlerinin ’sı mezunlarını iş dünyasına hazırladığını öne sürerken şirketlerin yalnızca ’ü bu yoruma katılsın,
-Üniversite mezunlarının @’ı becerilerinin altında istihdam edilsin,
-İşgücü piyasasında dijital becerilere ihtiyaç duyulan iş sayısı 6 milyon iken, üniversiteler bu becerileri kazandıracak bir müfredat izleyemedikleri için eleştirilsin…
Hangi ülkeden bahsettiğimi anladınız: Amerika Birleşik Devletleri!
Yeni bir sanayi devriminin başlangıcında beceri uyumsuzluğu sadece bizim değil bütün dünyanın çözmeye çalıştığı en önemli problemlerden biri. Diploma temelli eğitim sistemi, üniversite mezunlarını iş dünyasının gerektirdiği yetkinlikler ile donatamıyor. Öte yandan şirketler, aradıkları becerilere sahip çalışan bulmakta zorlanıp giriş seviyesindeki işler için bile deneyim arıyorlar.
Bu problemi en derinden yaşayan ülkelerden biri de kuşkusuz biziz. 15-29 yaş arasında her 10 çocuktan 3’ü ne okuyor ne de çalışıyor. Bu gruba literatürde “not in employment, education or training” teriminin baş harflerinden oluşan NEET deniyor. Şimdi sıkı durun: Ülkemizde 1 yıldan uzun bir süredir iş arayan NEET’lerin yarısından fazlası (S) üniversite mezunu.
Emek piyasasının mevcut problemlerine yukarıda bahsettiğim “beceri uyumsuzluğu” problemi de eklenince Türkiye’nin istihdam oranı bir türlü yükselmiyor. Bu köşede sıklıkla Türkiye’nin en büyük problemlerinden birinin yetersiz çalışan sayısı olduğunu söylüyorum. Daha önce verdiğim bir istatistiği vererek durumun ne kadar vahim olduğunu hatırlatayım: Türkiye’nin aynı gelir grubunda yer alan ilkelerin istihdam oranını yakalaması için 7 milyon yeni istihdama ihtiyacı var. İşte tam da bu yüzden hem sürdürülebilir bir büyüme yakalayamıyoruz, hem de giderek büyüyen bir sosyal güvenlik sistemi problemimiz var. *........© Dünya
visit website