Hem Fed’in hem de TCMB’nin karşı karşıya olduğu temel problem
TCMB’nin Enflasyon Raporu yarın yayımlanıyor. Geride bıraktığımız üç ay, hem Türkiye hem de küresel ekonomi açısından son derece hareketliydi.
19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası artan siyasi tansiyon, yükselen risk primi ve döviz kurundaki oynaklık, Merkez Bankası’nın kredibilitesini önemli ölçüde zedeledi.
Bu gelişmeler enflasyonist baskıları yukarı iterken, finansal istikrarı yeniden tesis etmek amacıyla yaklaşık 60 milyar dolarlık rezerv satışı gerçekleştirildi. Aynı dönemde politika faizindeki gevşeme süreci tersine çevrilerek ortalama fonlama faizi B,5’ten I’lu seviyelere çıkarıldı. Bugün geldiğimiz noktada, reel faiz oranı son yılların en sıkı düzeyine ulaşmış durumda.
Dış koşullarda ise, ABD’nin tarifeler sonrası yaşadığı yavaşlama beklentileri, düşen petrol fiyatları ve zayıflayan doların Türkiye’ye olumlu yansımaları oldu. Bu gelişmeler ışığında, enflasyonda yukarı ve aşağı yönlü risklerin birbirini dengelediği bir görünümden bahsedebiliriz.
Bu nedenle Koç Üniversitesi’nden arkadaşlarım Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile sene başında yaptığımız yıl sonu enflasyon tahminimizi hâlâ 2 seviyesinde koruyoruz. Benzer şekilde, TCMB’nin de üst bandı ) olan mevcut tahminlerini değiştirmesini beklemiyorum. Zaten TCMB tahminleri değerlendirilirken ilginç şekilde orta nokta değil, üst bant dikkate alındığı için piyasalarda da bir değişiklik beklentisi hakim değil.
Ancak tahminlerin değişmemesi son üç ayın sorunsuz geçtiği anlamına gelmiyor. Aksine, bu dönemde hem Türkiye hem de ABD benzer ekonomik baskılarla karşı karşıya kaldı. Ancak bu iki ülkenin merkez bankalarının verdikleri tepkiler belirgin şekilde farklılaştı. Bu farkın temelinde ise kanımca kurumsal kredibilite düzeyindeki fark yatıyor.
Aşağıdaki şekillerde son üç aya ait enflasyon verileri (sağ eksen) ile hanehalkı enflasyon beklentilerini (sol eksen) karşılaştırdım: soldaki panelde ABD (University of Michigan anketi), sağdakinde ise Türkiye (Koç Üniversitesi Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi) yer alıyor. Türkiye tarafında, Mart ayındaki siyasi şokun etkisini izole edebilmek adına 15–19 Mart arasında yapılmış anketin 19 Mart günü hariç tutulmuş versiyonunu esas aldım. 19 Mart’ı dahil ettiğimizde beklenti f’ya kadar yükseliyor.
Öncelikle Türkiye ile diğer ülkeler arasında enflasyon........
© Dünya
