Fiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı?
Merkez bankası başkanlarının sık sık altını çizdikleri bir vurgu vardır: Bir merkez bankasının sürdürülebilir büyümeye ve ekonomik kalkınmaya vereceği en önemli katkı, fiyat istikrarını sağlamaktır.
Çünkü fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda geleceğe yönelik belirsizlik azalır; bu da yatırım iştahını artırır. Yatırımlardaki artış, ekonominin üretim kapasitesini büyüterek hem enflasyon yaratmadan büyümeyi hem de pastayı genişleterek daha fazla iş, gelir ve refahı mümkün kılar. Cumhuriyet’in 102. Yıldönümünü kutladığımız bu günlerde 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde öne çıkan kalkınma kavramının böyle bir temelle tutarlı olduğunu da not edelim.
Nisan 2001’de yürürlüğe giren 4651 sayılı kanun değişikliği, TCMB’ye hem bağımsızlık hem de fiyat istikrarını sağlama görevi verdi. Bu değişiklik, TCMB’yi dünyadaki emsalleri gibi bağımsız bir para otoritesine dönüştürmeyi amaçlıyordu. Ancak gerek bağımsızlık gerekse fiyat istikrarı önceliği on yıldan fazla korunamadı.
Şekilde görüldüğü gibi, 2010 sonrası dönemde enflasyon önce tek hanelerden düşük çift hanelere çıktı. 2018 sonrasında ise çok daha belirgin bir kırılma ile %’li seviyeleri zorladı. Fiyat istikrarının giderek bir öncelik olmaktan çıktığı, onun yerine artan risklerin bir finansal kriz yaratmasının önüne geçebilmek için finansal istikrar refleksinin ön plana çıktığı bir merkez bankacılığı dönüşümüne tanık olduk.
Mayıs 2023 seçimleri öncesinde yapılan agresif faiz indirimleri, enflasyonun kontrolden çıkmasına yol açarak TCMB’nin zayıflayan kredibilitesine son darbeyi vurdu. Sonrasında göreve gelen yeni ekip ve “rasyonaliteye geçiş” programı ise, finansal istikrarı önceliklendiren anlayışı değiştiremedi.
Bu çerçevede, Merkez Bankası’nın 23 Ekim tarihli faiz indirimine piyasaların neden diğer indirimlerden sert tepki verdiğini ya da neden daha önceki faiz........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d