menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Farklı sebepler, benzer sinyaller: ABD ve Türkiye'de siyasi belirsizliğin ekonomik yankıları

26 5
14.04.2025

Dünyanın iki farklı ucunda, birbirin­den çok farklı iki ül­ke... Ancak sis bulut­larının ardından şa­şırtıcı bir benzerlikle yükselen ortak siluet: siyasi belirsizliklerin artırdığı ekonomik kırılganlıklar. ABD ve Türkiye, farklı bağ­lamlarda da olsa, si­yasi gelişmelerin ekonomik mali­yetlerini eş zamanlı olarak dene­yimliyor.

ABD’de son haftalarda alevle­nen tarife tartışmaları, sadece ti­caret politikası açısından değil, ekonomiyle siyaset arasındaki gerilim açısından da dikkat çe­kici. Trump yönetiminin bir ileri bir geri adımlarla duyurduğu ta­rifeler, finansal piyasalarda belir­sizlik ve kaos yaratıyor. “Güvenli liman” farzedilen ABD tahvilleri­ne olan güven dahi zedelenirken, Dolar da beklentilerin aksine de­ğer kaybediyor. Cuma günü açık­lanan Michigan Üniversitesi Ha­nehalkı Enflasyon Beklentileri, yaşanan ekonomik kafa karışıklı­ğını net biçimde ortaya koydu: 12 ay ileriye yönelik beklenti, sadece bir ayda %5’ten %6,7’ye yükseldi.

İşin ilginç yanı, bu yükseli­şin hemen öncesinde açıklanan Mart ayı enflasyon verisinin %2,4 ile düşüş trendini pekiştirmesi idi. Yani gerçekleşen enflasyon­la beklentiler arasındaki makas açıldı. Bu ayrışma, beklenti olu­şumunda ekonomik veriden zi­yade siyasi atmosferin belirleyici hale geldiğini gösteriyor.

Benzer bir gelişme Türkiye’de de gözleniyor. Haziran ayın­dan sonra düşme eğilimine giren manşet enflasyona rağmen, siyasi tansiyonun tırmandığı Mart orta­sı itibarıyla beklentilerde bozul­ma başladı. 15–19 Mart tarihleri arasında Koç Üniversitesi bün­yesinde gerçekleştirdiğimiz Ha­nehalkı Enflasyon Beklenti Anke­ti, bu kırılmanın öncü işaretleri­ni veriyor. Önümüzdeki dönemde siyasi tansiyonun yönü, beklenti­lerdeki bozulmanın kalıcı olup ol­mayacağını da belirleyecek.

ABD Başkanı Trump’ın tarife politikası, bir ekonomik araçtan çok, siyasi bir stratejiye dönüş­müş gibi görünüyor. Shakespea­re’in ölümsüz karakteri Hamlet, “Olmak ya da olmamak, işte bü­tün mesele bu” derken, kendi iç çelişkileriyle boğuşuyordu. Var­lıkla yokluk, eylemle eylemsizlik arasında sıkışmış bir zihin…

Bugün Washington’da yaşa­nanlar da benzer bir kararsızlı­ğın........

© Dünya