Orta Koridor’un önemi
Al-Farabi Üniversitesi’nin davetiyle Kazakistan’a gittik. Üniversite bu sene 90. yılını kutluyor. Dünya üniversiteler sıralamasında ilk 200 içinde. Gerçekten imrenilecek bir kampüse sahip. Üniversiteye ilk 2019 yılında gitmiştim. Geçen altı yıllık sürede gelinen nokta, örnek alınacak bir seviyede.
Türk dünyası jeopolitiğinde Kazakistan, önemli bir konuma sahip. Bölgenin iki devi Rusya ve Çin ile sınırdaş. Enerji ve uranyum kaynakları, ülkeyi daha da stratejik hale getiriyor. Ülke, Çin’in ‘Kuşak ve Yol Projesi’ için çıkış kapısı. Rusya için ‘yakın çevre’ politikasının en önemli ülkesi. Bu durum ülke üzerinde Rus-Çin rekabetini etkin kılıyor.
‘Lojistiğin jeopolitiği’, yeni bir kavram. Keza ulaşım yollarının kontrolü, küresel ve bölgesel güçlerin dış politikalarının temel yaklaşımlarından biri oldu. Bu noktada lojistik sistemlerin bir parçası olmak, rekabet gücünü artırırken ekonomik güvenliğin sağlanmasının da temel yollarından biri olarak görülüyor.
İki ülkenin bölge üzerindeki rekabeti; Rusya üzerinden geçen ve Rus kontrolündeki Kuzey Koridor ile ‘Yeni İpek Yolu’ olarak adlandırılan, Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergâhı (TITR) olarak da bilinen ve Çin’in ‘Kuşak ve Yol Projesi’ ile entegre ‘Orta Koridor’ üzerinde yoğunlaşıyor.
Orta Koridor’un Türk devletlerini katettiği ve Batıya çıkış kapısının Türkiye olduğu düşünüldüğünde rekabetin içine dahil olmuş oluyoruz.
Al-Farabi Üniversitesi bu rekabete bilimsel yaklaşımlar sunuyor. 2019 yılında ‘Kuşak ve Yol Projesi’ni tartışmış ve güzel sonuçlar üretmiştik. Bu kez üniversitenin Uluslararası İlişkiler ve Dünya Ekonomisi Bölümü tarafından düzenlenen ‘lojistiğin jeopolitiği; Küresel sistemde Orta Asya'nın Ulaşım Koridorları’ konusunu tartıştık.
Türk dünyasının tüm ülkelerinden uzmanlarla birlikte Rusya, İran ve Hindistan’dan katılan katılımcılar; bölgenin küresel ulaşım sistemine entegrasyonu, transit potansiyelinin artırılması ve ortak projelerin oluşturulması gerekliliğini vurguladı.
Asya ile Avrupa arasında bir geçit olarak kabul edilen Orta Koridor, Türkiye’de başlıyor ve Çin’e kadar uzanıyor. Bu koridor iki kola ayrılıyor: Kuzey ve Güney güzergâhı. Kuzey rotası, Kazakistan’ın Aktau Limanı’ndan Çin’e kadar ülke toprakları üzerinden devam ediyor. Güney rotası ise, Afganistan’a uzanan Lapis Lazuli Koridoru’nu da kapsayacak şekilde Türkmenistan’ın Türkmenbaşı Limanı’ndan Özbekistan ve Kırgızistan üzerinden Çin sınırına ulaşıyor.
Koridor, kara ve demir yolu taşımacılığıyla tüm bölge ülkelerini kapsıyor. Dolayısıyla her ülke için kazan-kazan ilkesi işliyor. Yazımın bundan sonraki bölümünde Hakan Keskin, Esra Gökhan ve Mesut Özel hocalarla yaptığımız ortak çalışmadan da yararlandım.
Kazakistan, lojistik koridorları konusunda, Rusya ve Çin’in arasına sıkışmış durumda. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra Rusya üzerinden Avrupa’ya ulaşan Kuzey Koridoru kesintiye uğradı. Bunun yanında Husilerin saldırıları nedeniyle Süveyş Kanalı tehlikeli bir rota haline gelmekte. Bu durum Süveyş Kanalı’ndan geçen gemi sayısını günlük neredeyse yüzde 40 azaltmış durumda. Tüm bu operasyonel kırılganlık küresel aktörleri yeni rotalar aramaya itti.
Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan uluslararası dinamikler ve ulusal çıkarları doğrultusunda Orta Koridor’u geliştirmek amacıyla ortak çalışmalar yürütmekte. Bunun yanında Çin, üretim kapasitesi sayesinde Orta Koridor’un en büyük destekçilerinden biri.
Çin’den taşınan konteynerlerin büyük bir kısmı deniz yolu ile sevk edilmekte, sadece yüzde 4’lük........
© Dünya
