Avrupa’nın ‘savunma Rönesansı’ ve Türkiye
"İş her zamanki gibi devam edemez" diyen Avrupa, savunma harcamalarını ciddi şekilde artırma, Avrupalı üreticilere öncelik verme ve Ukrayna'nın savunma sanayisini Avrupa savunma ekosistemine entegre etme planları yapıyor. Türkiye'nin bu 'savunma Rönesansı' içinde nerede konumlanacağı kritik bir soru.
Trump, savaş sonrası Ukrayna’nın güvenliğinin sorumluluğunu Avrupalılara yıktı ve ABD’nin yardım etmesini beklememeleri gerektiğini üstüne basa basa söyledi. Trump’ın ifadeleri Avrupa ülkelerini endişelendirdi. Endişelerinde haklılar ama bu endişelerin yeni olmadığı da bir gerçek. AB askeri bir ittifak olmamasına karşın savunma konusunu hiçbir zaman göz ardı etmedi.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş, Avrupa’yı savunmada olağanüstü adımlar atmaya zorluyor. Savaşın ardından, Avrupa savunma politikalarında adeta tektonik bir kayma yaşanıyor. Avrupa Parlamentosu tarafından, 12 Mart 2025 tarihinde, kabul edilen ‘Avrupa Savunmasının Geleceği Üzerine’ başlıklı Beyaz Kitap, bu dönüşümün en somut göstergelerinden biri. Belge, II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Avrupa güvenlik yapısında yaşanan paradigma değişiminin en somut göstergesi.
Küresel düzenin parçalandığı, istikrarsızlıkların derinleştiği ve Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlama konusunda sorumluluk üstlenmek zorunda kaldığı bir dönemdeyiz. Türkiye’nin coğrafi ve stratejik konumu, NATO üyeliği ve gelişen savunma sanayisi, bu yeni ortamda ülkemize hem önemli fırsatlar sunuyor hem de dikkate alınması gereken riskler barındırıyor. “İş her zamanki gibi devam edemez” diyen Avrupa, savunma harcamalarını ciddi şekilde artırma, Avrupalı üreticilere öncelik verme ve Ukrayna’nın savunma sanayisini Avrupa savunma ekosistemine entegre etme gibi önemli adımlar atma planları yaparken, Türkiye’nin bu 'savunma Rönesansı' içinde nerede konumlanacağı kritik bir soru olarak karşımızda duruyor.
Beyaz Kitap’ta, AB’nin ‘gerçek bir güvenlik sağlayıcısı’ olma yolunda Ukrayna’ya destek, savunma hazırlığı, stratejik pusula ve endüstriyel strateji, uyum ve egemenlik, finansman ve yatırımlar olmak üzere beş temel alanda eylem planı hazırladığı görülmekte.
Belge stratejik yaklaşımların önemine vurgu yaparken hızla değişen tehditlere hazırlanmak için AB içerisinde ve yakın çevresinde kalıcı iş birliği mekanizmalarının güçlendirilmesi ve AB-NATO iş birliğinin artırılması gerektiği üzerinde duruyor.
AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (OGSP) ortak finansman, istihbarat ve lojistik alanında sıkıntılar yaşıyor. Bu noktada Belge, savunma harcamalarının artırılması ve özel sektör yatırımını teşvik eden stratejilerin geliştirilmesi gerekliliğini vurguluyor. Eylem planına göre Avrupa, savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlarken, üye ülkeleri GSYH’larının en az yüzde 0,25’ini Ukrayna’ya askeri yardım olarak ayırmaya çağırmakta.
Ayrıca, Avrupalı üreticilere öncelik verme (European preference) prensibi doğrultusunda, AB savunma sanayisini güçlendirme ve Ukrayna’nın savunma sanayisini Avrupa ekosistemine entegre etme gibi önemli adımlar öngörülmekte. Ukrayna’yı NATO’ya dahil etmek bugün için pek mümkün görülmüyor. Romanya’nın Bükreş kentinde, 2008 yılında, düzenlenen NATO zirvesinde, bağlayıcı olmayan bir şekilde, Ukrayna’nın üyeliği fikri kabul edildiğinden beri Ukrayna›nın üyeliği konusunda ittifak bölünmüş durumda.
Bükreş zirvesinde Ukrayna’nın üyeliğine sıcak yaklaşmayan Avrupa olmuştu. Bugün durum tam tersine döndü. Trump, “ABD, Ukrayna için NATO üyeliğinin gerçekçi bir sonucu olduğuna inanmıyor” diyerek bu kapıyı etkili bir şekilde kapattı.
Dünyada birlikler öncelikle ekonomik anlamda kuruluyor. Tarihte İtalyan ve Alman birliklerinin........
© Dünya
