Uzlaşmasız vergi usul olur mu?
Uzlaşma”, ülkemizde çok eleştirilen kurumlardan biriydi. Çünkü, Vergi Usul Kanunu’ndaki (VUK) uzlaşma düzenlemeleri, idare ile mükellefin, -tarh ya da tahakkuk edecek- vergi aslı miktarı üzerine doğrudan anlaşmasına izin veriyordu.
VUK, uzlaşmanın olup olmayacağı ve olacaksa da ne tür bir rakam üzerinden olacağı konusunda ilgili uzlaşma komisyonuna “çok geniş” takdir yetkisi tanıyordu. Esasen, bir hukuk devletinde takdir yetkisi, verilme amacıyla sınırlıdır ve gerekçeli kullanım gerektirir, ama öyle olmuyordu.
Neticede, aynı mali güçteki üç mükelleften birinin vergi aslı üzerinde hiç uzlaş(a)maması, diğerinin , bir diğerinin ise hatta 0 indirimle uzlaşması mümkündü. Üstelik, böyle bir sonuç için uzlaşma görüşmesinin farklı yerlerdeki yetkili uzlaşma komisyonlarıyla yapılmasına da ihtiyaç yoktu. Aynı gün içinde aynı uzlaşma komisyonundan dahi böyle bir sonuç çıkabilirdi. Bu ise, Anayasal kanunilik ilkesi ve yasal idare ilkesi kadar, eşitlik ilkesine de aykırıydı.
Aslında, henüz iki yaşındaki VUK’a uzlaşma kurumu (1963 yılında) getirilirken ulaşılmak istenen amaçlar, bu sonuçtan tamamen farklıydı. Yasa koyucu, uzlaşmayla, vergi uyuşmazlıklarını hızla çözmek, böylece mükellefleri hukuki güvenliğe kavuşturmak, kamu alacağının mümkün olduğunca çabuk tahsilini sağlamak ve vergi yargısının iş yükünü azaltmak........
© Dünya
visit website