Kentsel dönüşümde vatandaş müteahhitlere emanet
Türkiye’nin fay hatları üzerinde bir ülke olduğunu defalarca acı şekilde gördük. Ancak, deprem değil bina öldürüyor. Dolayısıyla, riskli yapıların doğru bir şekilde saptanması, güçlendirilmesi, güçlendirilemiyorsa yıkılıp yenisinin yapılması konusunda konusunda herkes hemfikir. Fakat gerek mevzuattan ve gerek idari uygulamadan kaynaklanan ciddi sıkıntılar, sahada büyük mağduriyetler yaşatıyor.
1Riskli yapı tespiti için, yasa (6306 SK) öncelikle maliklerin başvurusunu aramakta. Yasa, daha çok apartmanlar düşünülerek hazırlandığından, bağımsız evler söz konusu olduğunda sorunlar çıkıyor. “Ortak taşıyıcı sistem” iddiası ispatlanmaksızın, hatta belediyedeki planlar ortak taşıyıcı sistem iddiasına karşı olmasına rağmen, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı birimleri maliklerden sadece birinin başvurusu ile harekete geçiyor.
2Lisanslı firmalar, riskli yapı tespiti başvurusu olmayan malikleri kendi tuttukları tutanakla “riskli yapı tespitine engel oldukları” şeklinde gösterebiliyor. Bakanlık birimleri işin aslını araştırmaksızın lisanslı firmaların bu tutanaklara dayalı dilekçelerini kabul ederek kolluk kuvveti desteği veriyor. Böylece, riskli yapı tespiti başvurusu olmayan malik bir anda kapısında birsürü polisle karşı karşıya kalarak, baskı hissiyle örnek alınmasına izin veriyor.
3Bu süreçte kimi tebligatlar bile doğrudan maliklere yapılmayabiliyor, malikler........
© Dünya
