menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sokakların ruhu

33 11
24.03.2025

Tarih boyunca insan toplu­lukları sokaklara dökülme­yi kendini ifade etmenin bir yo­lu olarak görmüş, bireysel olarak güçsüz olduğu birçok durumda bir kitlesel güç haline gelmenin coşkusunu yaşamayı tercih et­miştir.

“İsyan”, insan tabiatının içerisinde bir yerlerde yerleşik bir duygudur. Herkesin kırmı­zı çizgileri ve tahammül sınırı­nı aşan noktaları vardır. Bir ço­cuğun aile içerisindeki kurallara isyanından okul ortamındaki di­sipline, iş yerindeki patron mob­binginden bir sosyal grup ya da cemaat ortamındaki lider bas­kısına ya da birey-devlet ilişki­sindeki bir adaletsizliğe yöne­lik öfkeyle şekillenen bu duy­gu, tıpkı bir gölge gibi bizimle birlikte dolaşır. Güneşin batmaya başladığı anlarda büyüyen bir gölgedir bu.

Kimi zaman ekonomik zor­lukların getirdiği çaresizlikten, kimi zaman kolektif bir kimlik çerçevesindeki hak arayışından, bazen eşitsizliğe ve ayrımcılığa tepkiden, bazen de başka bir si­yasi iktidar ve düzen kurma bek­lentisinden tetiklenen sokak ha­reketlerinin temelinde yalnızca sosyal, ekonomik ya da siyasi ne­denler değil derin psikolojik sü­reçler de yatar. Politik psikolo­ji alanının önemli isimlerinden üstat Gustave Le Bon, kitlelerin psikolojisi konusundaki kült ese­rinde, bireyden topluluğa dönü­şen insanın duygu ve davranış ilişkisini ayrıntılarıyla açıklar.

Sokağa dökülen bireyler mey­danlarda buluştuğunda artık bir kitleye dönüşmüştür. Le Bon’un kuramına göre, bireyler kalaba­lığın içinde kişisel sorumluluk hissinden arınır, normalde yal­nızken göstermeyeceği cesare­ti, öfkeyi veya saldırganlığı kit­le içinde sergileyebilirler. Bu, bireylerin kitle halindeyken bi­linçli düşünme yetisini kaybe­derek kolektif bilinçaltına tes­lim olmasından kaynaklanır. Le Bon’un “kitlenin zihin birliği” yasası olarak tanımladığı bu du­rum sokak hareketlerinde nor­malde kurallara uyan bireylerin,........

© Dünya