PKK’nın silah bırakma sürecine dair
PKK’nın silah bırakma ve fesih kararının ardından tartışmalar akla hayale gelmeyen boyutlara ulaştı. Fesih bildirisindeki her satır ayrı bir endişenin tetikleyicisi oldu; ülke yeniden iyimserler ve kötümserler arasında bölündü.
Olayı anlamaya çalışanlar ile temkinli iyimserler ve endişeli kötümserler, sahneyi aktif mutlulara ve reaktif mutsuzlara bıraktılar. PKK’nın feshedilmesinin Sevr Antlaşmasına geri dönüş beyanı olduğuna dair sosyal medyaya yansıyan ufuk açıcı (!) tartışmaların ardından İstiklal harbi X (Twitter) platformunda yeniden başlatıldı.
PKK’nın feshedilmesine destek vermek Sevrci olmakla özdeşleşince bunun doğal karşıtı da Lozancılığın PKK’nın silah bırakmasının önüne geçerek terörü yeniden başlatmak tanımlanmasına sokulması oldu.
Peki, Lozan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş belgesi ve ulusal kimliğimizin inşasında kullanılan bir zafer sembolü olduğunu düşünen, bu konuda kitap bile yazmış, uzun yıllardır çatışma çözümü ve uluslararası uzmanlarla politik psikoloji alanında çalışan benim gibi birisi ne yapmalıydı?
PKK’nın silah bırakmasının ardından karalar mı bağlamalıydım? Hemen silahlarınızı geri alın, örgütü sakın dağıtmayın filan mı demeliydim? Ne olmuştu da PKK silah bıraktı diye memnun olmuşken kendimi bir anda Sevr antlaşmasını imzalayan hainlerin tarafında bulmuştum?
Trajikomik bu durumun geri planında daha önce yaşanmış ve başarıya ulaşamamış girişimlerin yanı sıra hem PKK kanadına hem de iktidar cenahına yönelik bir güvensizliğin olduğunu biliyoruz.
“Acaba bir pazarlık mı yapıldı? Fesih karşılığında ne verildi” gibi sorular fazlaca zihin kurcalıyor. Bunun tamamlayıcısı ise “başarırlarsa onların hanesine artı yazar; en azından kitle psikolojisini fazla zafer havasına sokmadan odağı değiştirelim” gayreti. Bu kadar kritik bir meselenin bile partiler üstü algılanmasına izin veremiyoruz. İçtiğimiz kahveden, bankamıza, yediğimiz tavuktan oturduğumuz eve kadar her şeyimiz artık politik. Bence bu işin şirazesini biraz kaydırmış durumdayız.
Tamam temkinli ve endişeliyiz de ortada silaha veda ettiğini söyleyen bir terör örgütü var. Neden ve nasıl bu noktaya gelindi dersek şöyle bir analiz yapalım derim.
1-İdeolojik zeminin kaybı: PKK’nın doğduğu ve beslendiği koşullar, ortaya çıkış amacı ve süreci bugünkü dengeleri açıklamıyor. Dünya artık iki ideolojik kutup arasında bölünmüş değil. Çin’in de dahil olduğu Avrasya merkezinin dışına taşan çok kutuplu bir küresel denge var ve silahlı güç olarak vekaleten kullanılan........
© Dünya
