Konut yapı kooperatiflerinin yükselişi ve sonrası: Tasarruftan borçlanmaya
Türkiye, hızlı kentleşme ve nüfus artışı ile birlikte konut talebinin hızla arttığı bir ülke. Herkesin malumu, 1980’lerden itibaren ekonomik liberalleşme politikaları ve şehirleşme süreçleriyle birlikte konut talebinde ciddi bir artış yaşandı.
Bu dönemde, özellikle dar ve orta gelirli ailelerin konut ihtiyaçlarını karşılamak için yapı kooperatifleri önemli bir rol üstlendi. Bu kapsamda konut yapı kooperatifleri, bireylerin bir araya gelerek kaynaklarını ortak bir havuzda toplayıp, tasarrufa bağlı bir şekilde uygun maliyetle konut edinmelerini sağladı.
Özellikle 1990’lı yıllar, Türkiye’de konut yapı kooperatiflerinin altın çağı olarak nitelendirilebilir. Hızla artan konut talebi, devletin teşvikleri ve kooperatiflerin sağladığı maliyet avantajları sayesinde, kooperatifler konut arzını karşılamak için ideal bir model haline geldi. Ancak, bu süreçte kooperatiflerin yasal çerçeveye ve denetim mekanizmalarına duyduğu ihtiyaç da arttı.
2000’li yılların başında, konut yapı kooperatiflerinin aldığı yapı ruhsatlarında bir artış gözlendi. 2003-2005 yılları arasında kooperatiflerin aldığı ruhsat sayısı, toplam yapı ruhsatlarının 5’ine kadar yükseldi. Ancak, bu dönemin sonunda konut kredilerinin yaygınlaşması ve yasal düzenlemelerle birlikte kooperatiflerin cazibesi azalmaya başladı.
Özellikle, 2007 yılında yürürlüğe giren 5582 sayılı Konut Finansmanı Kanunu (Mortgage Kanunu), Türkiye’de konut ediniminde ve finansmanında bir dönüm noktası oldu. Bu kanun,........
© Dünya
