Gayrimenkule dönüştürülebilir tahvil: Türkiye için yeni nesil bir finansman aracı mı?
Faiz oranlarının yüksek seyrettiği, klasik kredi kanallarının daraldığı bir dönemde, gayrimenkul sektörü finansman bulmakta her zamankinden daha fazla zorlanıyor.
Artan inşaat maliyetleri, sınırlı ön satış kapasitesi ve kurumsal yatırımcıların temkinli yaklaşımı, özellikle yeni projeler için ciddi bir tıkanma yaratıyor. Bu ortamda, gayrimenkul sektörünün hem geliştiriciler hem de yatırımcılar açısından daha esnek, şeffaf ve yapısal araçlara ihtiyacı olduğu açık. Bu araçlardan biri de, yurtdışında özellikle ABD piyasasında son yıllarda daha fazla öne çıkan “convertible debt” - yani dönüştürülebilir borçlanma senetleri.
Dönüştürülebilir borçlanma senetleri, başlangıçta klasik bir tahvil/bono gibi işleyen, ancak belirli koşullarda bir ortaklık payına veya varlığa dönüşme hakkı tanıyan hibrit bir enstrüman aslında. Bu özellik, yatırımcıya hem düzenli faiz getirisi (kupon) sağlar hem de projeye ortaklıkla potansiyel sermaye kazancı imkânı sunar.
Bu ürün, gayrimenkul geliştiricisi açısından ise bu araç, banka kredisine göre daha esnek ve orta vadeli planlama yapmaya imkân tanıyan bir kaynak şeklinde değerlendirilmeli. Özellikle henüz tamamlanmamış, ruhsat aşamasındaki ya da kademeli satışa çıkacak projeler için bu tür yapıların işlevsel olabileceğini düşünüyorum. Zira burada hem risk paylaşımı hem de potansiyel getiri beklentisi daha net çerçevelenebiliyor.
Son dönemde hem SPK ve GYODER........
© Dünya
