menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TL’nin değerlenmesinin görülmeyen sonuçları

26 1
15.05.2025

Son günlerde TL’nin “aşırı” değerli olup olmadığı kamuoyunda tartışma konusu edili­yor. Evet… Doğrudur. Mevcut ekonomik gös­tergeler bir “değerlen­meye” işaret ediyor.

Peki, “aşırı” mı? Eğer öyleyse, neye göre aşırı?

Bunlar iktisat biliminde de önemli tartışma konuları. Ama bu konuyu mevcut yazıda ele al­madan şimdilik başka yazıla­ra bırakmakta yarar var. Ekono­mik gelişmeler bu şekilde de­vam ederse, zaten ileride böyle bir yazıyı yazmak zaruri hale ge­lecektir. Şimdi çok daha önemli bir konuyu ele almak lazım. İk­tidara geldiğinden beri Ak Parti TL’nin değerlenmesi sayesinde toplumun çok büyük bir kesimi­ne “fazladan” refah sağlamış ol­du. Uzun yıllar yüksek seyreden enflasyonu da bu sayede düşü­rebildi. Bunu yaparken de ulus­lararası piyasalardan akan ser­mayenin oluşturduğu TL talebi­nin sağladığı olanakları kullandı. Güçlü TL, Ak Partinin 2018 yılı­na kadarki refah modelinin ana unsuru olmuştur. Ancak bugün böyle TL’nin değerlenmesini sağ­layacak yurtdışından o günler­deki gibi sermaye akımları yok. O yüzden TL’nin kendi kendine, serbest piyasa koşullarında de­ğer kazanmasının olanakları yok.

Bu kez aynı refah modelinin uy­gulanabilmesi için TCMB’nin sa­hip olduğu rezervlerle piyasaya müdahale etmesine ve TL’nin ca­zibesini arttırmak için faizlerin yüksek tutulmasına ihtiyaç var. Lakin geçmişte sonuç alınan bu yöntem, bugün aynı sonucu ver­miyor. Öncelikle dışarıdan ser­maye girişi yok. Enflasyon ise geçmiş yıllardan çok fazla. Hatta bu kez TL’deki artışlar enflasyo­nun kontrol edilebilmesi için sı­nırlandırılmak zorunda.

Ama çok daha önemlisi mevcut koşullarda TL’nin değer kazanmasının do­ğurduğu “fazladan” refahtan bu­gün toplumun çok dar bir kesimi­nin yararlanması dikkat çekiyor? Hatta bu durum, enflasyonu dü­şürmesi beklenen TL’nin değer­lenmesinin bizzat enflasyonist sonuçların oluşmasına neden olu­yor. Bugün TCMB kendince dolar kurunu baskılayarak ithal girdi­lerin fiyat artışlarını sınırlamayı amaçlıyor.

Bunun nedeni ekono­minin ithalata bağımlılığı ve bu it­halatın ağırlıklı olarak dolarla ya­pılmasıdır. Bu şekilde ekonomide kur artışlarından kaynaklanacak “maliyet” enflasyonunu kontrol edilmek istenmektedir. Ekonomi yönetimi açısından bu, yan etkile­ri önemsenmeyen, gerçekten çok iyi niyetli bir çabadır. Lakin bu politikanın birçok yan etkisi de mevcuttur. Özellikle gelir dağılı­mı sorunlarının had safhaya çık­tığı........

© Dünya