İnşaat sektörü 2025’e umutla başlıyor
TÜSİAD’ın ülkedeki ekonomi ve hukuk konusunda gelişmeler karşı geçtiğimiz hafta yapmış olduğu açıklamalar TÜSİAD ve iktidar arasında sıkıntı yaratmış durumda. Bu sıkıntıların benzerleri geçmişte de yaşandı ve bitti. Şimdi bu krizi aklıselim ile çözüme kavuşturması tüm kamuoyunun beklentisi.
Öte yandan iş dünyasının bir başka bölümü, neredeyse TÜSİAD’ın ekonomideki gelişmeler konusundaki eleştirileri haklı çıkarırcasına yaşanan ekonomik gelişmelerden memnun. Geleceğe umutla bakıyor.
Ülkemizde yaşananlara yönelik bu değerlendirmelerdeki farklılık, bir bakıma ekonomide son yirmi yıldır yaşanan yapısal dönüşümün ve ekonominin giderek daha fazla inşat-ticaret-ve-hizmet gibi iktisadi faaliyetlere bağımlı hale gelmesinin sonucudur.
Sanayinin ve tarımın giderek ikinci plana itilmesinin neticesinde sanayinin ve tarım sektörünün sesinin giderek daha az duyulmasının sonucudur.
Doğal olarak hukuk ve ekonomik alanlarında yaşananlar doğal tabiatları gereği bu iki sektör üzerinde farklı etkilere neden olmaktadır.
Bir yandan küreselleşmiş ve uluslararası değerleri sahiplenmiş sanayi gibi sektörler, diğer yanda ise ulusalcı ve iç pazar gelişmelerine daha duyarlı hizmet-ticaret-ve-inşaat gibi sektörler…
Kanaatimce bu sermaye içinde yaşanılan temel kırılmanın kaynağını oluşturmaktadır.
Uygulanan ekonomi politikalarının ekonomide yarattığı etkilerin sonuçlarını da buna göre değerlendirmek gerekiyor.
Örneğin değer kazanmış bir TL, küresel sistemin aktörü olmuş sanayiyi tarafından daha olumsuz bir şekilde değerlendirilirken, daha çok iç pazara dayalı olan, bu yüzden de “yerellik” özelliği baskın olan hizmet-ticaret-ve-inşaat faaliyetlerinde iş yapanlar tarafından olumlu olarak değerlendirilebilir.
Elbette ekonomik gelişmelerden birbirinin tersi şeklinde etkilenen iki grup içindeki iktisadi aktörlerin ekonomik algıları da ister istemez farklılaşmaktadır. Bu yüzden........
© Dünya
