Türk hukukçuları ve ‘tahkim ihracatı’
DR. Ural AKÜZÜM
Uluslararası tahkim artık yalnızca ihtilaf çözümünün değil; prestijin, uzmanlaşmanın ve küresel ağların da sahnesi. Türkiye ise bu sahnede sadece bir taraf değil, giderek daha fazla yön veren ve yöneten bir aktör olmaya aday. Tahkim alanında Türkiye’nin karnesi yalnızca açılan davalarla değil; bu süreçlerde görev alan Türk hukukçuların yetkinliğiyle de değerlendirilmeli. Son 20 yılda yetişen yeni nesil hukukçular, çok uluslu bürolarda deneyim kazanmış, çok dilli, farklı hukuk sistemlerine hâkim ve tahkim kültürünü içselleştirmiş bir yapıya sahip. İstanbul’dan Paris’e, Newyork’dan Singapur’a uzanan bu uzman hukukçular artık yalnızca müvekkil temsil etmiyor; hakem heyetlerinde, sekretaryalarda ve danışmanlık alanında da etkinler. Türkiye, bu nitelikli insan kaynağıyla uluslararası tahkimde daha fazla söz sahibi olmaya başladı bile. 84’ü yürürlükte olmak üzere taraf olduğu 140 adet ikili yatırım anlaşmasıyla Türkiye, yalnızca önemli bir tahkim destinasyonu haline gelmekle kalmadı; aynı zamanda jeopolitik konumu sayesinde Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika’dan çıkan yatırım uyuşmazlıklarının da odak noktası haline geldi. Bu durum, Türk hukukçuların uluslararası tahkimde daha görünür ve etkili roller üstlenmeleri için ciddi bir fırsat sunuyor. 2024 itibarıyla alternatif uyuşmazlık çözüm hizmetleri pazarının yaklaşık 8,47 milyar ABD doları seviyesinde olduğu ve bu rakamın 2030 yılına kadar 12,43 milyar dolara ulaşması beklendiği göz önüne alındığında bu fırsatların önemi bir kez daha anlaşılabilir. Özellikle enerji, altyapı ve telekomünikasyon gibi stratejik sektörlerde yürütülen kamu-özel........
© Dünya
