Toyota
Toyota’nın kurucusu Kiichiro, şanslı bir babaya sahipti. Ona dünyayı tanıma şansı verdi. Kiichiro’nun babası Sakichi Toyoda, “Hata yapmaktan korkmayın, başarıdan daha çok başarısızlık gördüm” diyordu. İşte Toyota, bu girişimciliğin üzerine kuruldu ve alanında dünyanın en büyük markası haline geldi.
Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” bu cevabı değişken sorununun yanıtı, ilgi gösterdiğiniz alana göre ayrım gösteriyor. Eğer beşeri bilimlerle ilgileniyorsanız, okumak. Konu ekonomiyse eğer gezmenin daha faydalı olduğu aşikar. Dünyanın en büyük gelişimini sağlayan Marco Polo’nun Çin seyahati olmasaydı, ne Kristof Kolomb gemisine binerdi, ne de matbaa veya barut Avrupa’nın gündeminde olurdu. Polo’nun aldığı notlar birçok icadın ve arayışın da önünü açtı. Küresel ekonomide kapitalizmin ilk modern adımı olan Kolomb’un arayışının önünü açan, seyyah Polo’ydu. Amasya doğumlu tarihin en ünlü gezgini Strabon’la başlayan bu serüven sadece coğrafi ve kültürel gelişimleri değil, ekonomiye yönelik değişimin de önünü açtı. Günümüzün birçok markası, işte bu gezilerde fark edildi, geliştirildi. Dünyanın en büyük otomotiv şirketlerinden Toyota’nın öyküsü her ne kadar tarlada başlasa da onu asfalta çıkaran dünyayı tanıma hissi, teknolojik gelişime olan meraktı.
Geleneksel Edo’nun Çöküşü, modern Japonya’nın da doğumuna işaretti 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında. Batılılaşma sürecinin adımı olan Meiji Restorasyonu’nun hemen öncesinde; çiftçilikle de ilgilenen bir marangozun oğlu olarak dünyaya gelen Sakichi Toyoda’nın gençlik dönemi okumaya meraklı bir modernist olarak başladı. Tekstil ile üretime başlayan bu ilgi, zamanla teknolojinin geleceği çizeceğini hissettirdi Sakichi'ye. “Makineler buharla çalışır ancak pahalı kömüre ihtiyaç duyarlar, bazı yöntemler buharın gücünü alacak şekilde tasarlanmalıdır” diye düşünerek deneyler yapmaya başladı. İleriki dönemlerde Sakichi’yi Japonya’da ‘Mucitlerin Kralı’ olarak tanınmasını sağlayan bu adımların çoğu başarısızlıkla sonuçlandı. Amacı el dokuma tezgahının verimliliğini artırmaktı. Japonca ‘Bereketli pirinç tarlası’ anlamına gelen Toyoda soyadını markasına yerleştiren Sakichi, Üçüncü Ulusal Makine Fuarı’nı ziyaret etmek için Tokyo’daki Ueno’ya gitti. Makinelerin çalışma prensibini yakından gözlemledi. Aynı yıl ilk başarılı icadı olan ahşap dokuma el tezgahını yapan Sakichi, bir süre sonra küçük bir fabrika kurdu. Fabrikada üretilen kumaşların ünü hızla yayılmıştı ancak bu başarı kısa sürdü, işler iyi gitmedi. Bir sene sonra fabrika kapandı. Sakichi memleketi olan Aichi bölgesindeki Koromo kentine dönerek çalışmalarını orada sürdürdü. Çabalarına fon sağlamak için 1894’te yüksek verimli Toyoda sarma makinesini icat etti. Dokuma tezgahını elektrikli hale getirmek için çalışmalarını hızlandıran Sakichi, Tokyo’dan sonra ikinci önemli seyahatini 1918’de Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Çin’e yaptı. Uzun yıllar yaşadığı Çin ona geniş çaplı üretimin gücünü öğretmişti. “Buluşlarımı ne kadar çok insan kullanırsa ülke o kadar iyi olur” diye düşünen Sakichi Toyoda, karakter olarak ülkesine bağlı bir vatansever, işine fazlasıyla sadık bir babaydı. Endüstriyel icatlarla çok meşgul olan ve aile hayatlarına hiç dikkat edemeyecek kadar meşguldü. Bu, onun evlilik hayatına mal oldu. Sakichi Toyoda’nın eşi evi terk etti, yeni doğan ve Toyota mucizesini yaratacak olan oğlu........
© Dünya
