menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Toyota

80 10
03.05.2025

Toyota’nın kurucusu Kiichiro, şanslı bir babaya sahipti. Ona dünyayı tanıma şansı verdi. Kiichiro’nun babası Sakichi Toyoda, “Hata yapmaktan korkmayın, başarıdan daha çok başarısızlık gördüm” diyordu. İşte Toyota, bu girişimciliğin üzerine kuruldu ve alanında dünyanın en büyük markası haline geldi.

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” bu ceva­bı değişken sorunu­nun yanıtı, ilgi gösterdiğiniz ala­na göre ayrım gösteriyor. Eğer be­şeri bilimlerle ilgileniyorsanız, okumak. Konu ekonomiyse eğer gezmenin daha faydalı olduğu aşikar. Dünyanın en büyük geli­şimini sağlayan Marco Polo’nun Çin seyahati olmasaydı, ne Kris­tof Kolomb gemisine binerdi, ne de matbaa veya barut Avrupa’nın gündeminde olurdu. Polo’nun al­dığı notlar birçok icadın ve ara­yışın da önünü açtı. Küresel eko­nomide kapitalizmin ilk modern adımı olan Kolomb’un arayışı­nın önünü açan, seyyah Polo’ydu. Amasya doğumlu tarihin en ün­lü gezgini Strabon’la başlayan bu serüven sadece coğrafi ve kültü­rel gelişimleri değil, ekonomiye yönelik değişimin de önünü açtı. Günümüzün birçok markası, işte bu gezilerde fark edildi, geliştiril­di. Dünyanın en büyük otomotiv şirketlerinden Toyota’nın öykü­sü her ne kadar tarlada başlasa da onu asfalta çıkaran dünyayı tanı­ma hissi, teknolojik gelişime olan meraktı.

Geleneksel Edo’nun Çöküşü, modern Japonya’nın da doğumuna işaretti 19’uncu yüzyılın ikinci ya­rısında. Batılılaşma sürecinin adı­mı olan Meiji Restorasyonu’nun hemen öncesinde; çiftçilikle de il­gilenen bir marangozun oğlu ola­rak dünyaya gelen Sakichi Toyo­da’nın gençlik dönemi okumaya meraklı bir modernist olarak baş­ladı. Tekstil ile üretime başlayan bu ilgi, zamanla teknolojinin ge­leceği çizeceğini hissettirdi Saki­chi'ye. “Makineler buharla çalı­şır ancak pahalı kömüre ihtiyaç duyarlar, bazı yöntemler buharın gücünü alacak şekilde tasarlan­malıdır” diye düşünerek deneyler yapmaya başladı. İleriki dönem­lerde Sakichi’yi Japonya’da ‘Mu­citlerin Kralı’ olarak tanınması­nı sağlayan bu adımların çoğu ba­şarısızlıkla sonuçlandı. Amacı el dokuma tezgahının verimliliğini artırmaktı. Japonca ‘Bereketli pi­rinç tarlası’ anlamına gelen Toyo­da soyadını markasına yerleştiren Sakichi, Üçüncü Ulusal Makine Fuarı’nı ziyaret etmek için Tok­yo’daki Ueno’ya gitti. Makinele­rin çalışma prensibini yakından gözlemledi. Aynı yıl ilk başarılı icadı olan ahşap dokuma el tezga­hını yapan Sakichi, bir süre sonra küçük bir fabrika kurdu. Fabrika­da üretilen kumaşların ünü hız­la yayılmıştı ancak bu başarı kı­sa sürdü, işler iyi gitmedi. Bir se­ne sonra fabrika kapandı. Sakichi memleketi olan Aichi bölgesinde­ki Koromo kentine dönerek çalış­malarını orada sürdürdü. Çaba­larına fon sağlamak için 1894’te yüksek verimli Toyoda sarma ma­kinesini icat etti. Dokuma tezga­hını elektrikli hale getirmek için çalışmalarını hızlandıran Sakic­hi, Tokyo’dan sonra ikinci önem­li seyahatini 1918’de Birinci Dün­ya Savaşı’nın hemen ardından Çin’e yaptı. Uzun yıllar yaşadığı Çin ona geniş çaplı üretimin gü­cünü öğretmişti. “Buluşlarımı ne kadar çok insan kullanırsa ülke o kadar iyi olur” diye düşünen Saki­chi Toyoda, karakter olarak ülke­sine bağlı bir vatansever, işine faz­lasıyla sadık bir babaydı. Endüst­riyel icatlarla çok meşgul olan ve aile hayatlarına hiç dikkat edeme­yecek kadar meşguldü. Bu, onun evlilik hayatına mal oldu. Sakic­hi Toyoda’nın eşi evi terk etti, ye­ni doğan ve Toyota mucizesini ya­ratacak olan oğlu........

© Dünya