menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Başkalaşan markalar ve cesaret

21 0
previous day

İş dünyasında bazen en bü­yük değişimler sesini çıkar­madan gelir. Ama bazı dö­nemlerde sessizlik bir strate­ji olmaktan çıkar; yerini yüksek sesle ortaya konan bir duruşa bı­rakır. Bugünlerde global marka­ların geçirdiği dönüşüm de tam olarak böyle bir süreci işaret ediyor. ‘Sessiz lüks’ anlayışının yavaş yavaş yerini daha cesur, gelenekle barışık ama özgün du­ruşlara bırakması yalnızca es­tetik bir tercih değil. Bu, aslında günümüz iş dünyasının ruhunu yansıtan daha derin bir strate­jik kırılma.

Geçtiğimiz haftalarda Finan­cial Times yazarı Jemima Kel­ly'nin kaleme aldığı "Unapo­logetic brands lean into the vibe shift" başlıklı makale bu dönü­şümün önemini vurguluyordu. Kelly, büyük markaların artık ‘özür dilemeyen’ yani duruşunu açıkça ifade eden bir çizgiye yö­neldiğini savunuyor. Yalınlıkla tanımlanan ‘quiet luxury’ döne­minin ardından artık markalar geçmişlerine daha çok sahip çı­kıyor, görsel kimliklerini tarih­leriyle uyumlu biçimde yeniden inşa ediyor.

Bir zamanlar tasarım dünya­sında hüküm süren minimalizm rüzgârı yerini mirasa, geçmişin izlerine ve marka köklerine daya­nan güçlü kimlik arayışına bıra­kıyor. Burberry gibi köklü marka­lar, sade sans serif yazı karakter­lerinden vazgeçerek klasik serif yazı tiplerine geri dönüyor. Saint Laurent ise nostaljik bir yazı ti­pini sessizce yeniden kullanıma soktu.........

© Dünya