menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Muhasebe vakti

10 0
19.02.2025

Bir toplumun refahı, sağlıklı bir çevrede yaşamasıyla doğru orantılı. Ancak bu­günün dünyasında soluduğumuz hava da yediğimiz gıda da büyük bir tehditle karşı karşıya. Hava kirliliği kronik hastalıkların en büyük tetikleyicisi haline gelirken, gıda güvenliği ise adeta bir kumara dönüşmüş durumda.

Artık hava kirliliğinden etkilen­meyen şehir sayısı giderek azalırken diğer yanda, sofralarımıza gelen gıdalar ciddi bir tehdit altında. Bu iki mesele, küresel çap­ta 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefle­ri’nin (SKH) kalbinde yer alıyor.

SKH 3 (Sağlıklı Bireyler) ve SKH 11 (Sür­dürülebilir Şehirler ve Topluluklar), temiz hava hakkının temel bir insan hakkı oldu­ğunu ortaya koyuyor. Ancak Türkiye’de bu hakkın her geçen gün ihlal edildiğine şahit oluyoruz. Türkiye’de hava kirliliğine bağ­lı ölümler her yıl 45.000’i buluyor. Sana­yi tesisleri, ulaşım sektörü ve kömür bazlı enerji politikaları, şehirlerde yaşayan mil­yonlarca insanın sağlığını tehdit ediyor.

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de enerji üretiminde fosil yakıtların rolü büyük. Oysa ki, yenilenebilir enerji yatırım­ları hızlandırılmadan, kömür santralleri­ne verilen teşvikler sonlandırılmadan, ha­va kirliliğini azaltmak mümkün değil. Çoğu şehirde hava kalitesini ölçen sistemler........

© Dünya