menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kalkınma kültürel ve zihinsel dönüşümdür

19 1
08.05.2025

Türkiye’de sürdürülebilirlik dendiğinde hâlâ akıllara önce ihaleler geliyor. Oy­sa bu kavram, bir şirket raporunun dipno­tunda ya da bir belediyenin yıllık faaliyet sunumunda anlatılıp geçilen teknik bir ifa­de değil. Sürdürülebilirlik, yaşamakta oldu­ğumuz zamanla, onu bize emanet eden geç­miş ve bizden devralacak gelecek arasındaki en büyük ahlaki bağdır. Bu yüzden öncelikle bir vicdan meselesidir.

Ülke olarak kalkın­ma hikâyemizi hâlâ betona, asfalta ve hızla artan tüketim alışkanlıklarına endekslemiş durumdayız. Ne pahasına olduğunu çoğu zaman sormuyoruz: Yaşanabilir alanlarımı­zı kaybediyoruz, doğayı bir engel gibi gör­meye başlıyoruz, hatta bazen halkın yaşam alanlarını feda etmeyi ilerleme sanıyoruz. Oysa sürdürülebilirlik, sadece teknik veri­lerle değil, nasıl yaşadığımızla ve neye değer verdiğimizle ilgili. Yani bu bir ekonomi po­litikası değil; aynı zamanda bir etik tercih.

Sürdürülebilir kalkınma sadece enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ya da geri dönüşüm yatırımı meselesi değil. Aynı za­manda adalet meselesi. Herkese eşit yaşam hakkı tanımayan, gelecek nesillerin hak­kını bugünden tüketen bir model ne kadar “yeşil” görünürse görünsün, kalkınma kav­ramıyla arasındaki bağ cılızdır. Bugün Tür­kiye’de........

© Dünya