Yaranın kabuk tutuşu: Merkez Bankası, genel fiyat seviyesi, para politikası ve kalkınma
Yeryüzü, ölü tarihin bir parçası değildir; yaprakları üst üste kat kat yığılmış bir kitap gibi değil, ağacın dal dal yaprakları gibi yaşayan bir şiirdir. Yaprakların ardından çiçekler ve meyveler gelir — dünya bir fosil değil, canlı bir varlıktır.” Walden (Ormanda Yaşam), Henry David Thoreau, 1854
Piyasadaki oynaklık, açık bir yaranın kaşınması gibiydi. Kaşındıkça derinleşen bu yara nihayet kabuk bağladı. Normalde geçici sayılan bir durum artık kalıcı hale geldi. Şimdi Merkez Bankası, bu kabuğun kendiliğinden düşmesini beklemek zorunda. Çünkü erken müdahale, ciddi bir faiz artışını gerektirecek yeni bir kanamayla sonuçlanabilir.
1-Sadeleşme ve faizin sabit Kalması: Merkez Bankası, Perşembe günkü kararıyla haftalık fonlama oranını F’ya çekerek geçici likidite önlemlerini sonlandırdı ve sistemi normale döndürdü. Bu nedenle politika faizi teknik açıdan sabit kaldı. TLREF gibi referans faizlerde anlamlı bir değişim beklenmemeli.
2-Asimetri hâlâ giderilemedi: Fonlamada sadeleşmeye gidilse de para politikası duruşunda asimetri hâlâ sürüyor. Koridorun alt bandının 350 baz puan yukarı çekilmesi, Erdem Başçı dönemindeki gibi şahin bir sinyal niteliğinde. O dönemde koridorun geniş tarafı para politikasının duruşunu belirlerdi. Şu anda genişliğin üst bantta kalması (300 baz puan) sıkı duruşa karşılık geliyor.
3-Koridorun üst bandı sinyal taşıyor: Üst bantta bırakılan 300 baz puanlık alan, gerektiğinde faizin kısa sürede I’a çıkarılmasına imkân tanıyor. Aynı zamanda faiz indirim süreci de bu noktadan başlayacaktır. İlk adım üst koridor daraltılarak atılacaktır; bu da simetri sağlamak adına bir ön sinyal olarak değerlendirilecek. Gerçek anlamda bir faiz indirim döngüsü ise ancak o noktadan sonra başlayabilecek.
Muhtemelen faiz indirim döngüsüne dönüş artık yazın........
© Dünya
