İkinci bir enflasyon dalgasını tetikler mi?
Bazen ekonomik veriler öyle arka arkaya gelir ki, piyasalarda oluşan hava ilk başta “rahatlama” etkisi yaratmış gibi görünür. Aslında o sakinliğin altında, ileride oluşabilecek risklerin de izlerini barındırır. Bu hafta küresel ekonomi sahnesinde tam da böyle bir tablo izliyoruz diyebilirim.
ABD’den gelen enflasyon verileri, piyasalarda uzun zamandır beklenen yumuşamayı bizlere işaret etti. Beklentilerin altında kalan yıllık enflasyon, Fed’in faiz indirimine gidebileceği yönündeki beklentileri de hızla artırdı. Bu verilerin ardından, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’in “yarım puanlık faiz indirimi” çağrısı, bu beklentiyi daha da güçlendirdi.
Ayrıca aynı hafta, enerji piyasalarından gelen bir başka önemli haber de gündemi belirledi. Yani, OPEC, Temmuz ayında günlük petrol üretimini 263 bin varil artırdı. İlk bakışta birbirinden bağımsız gibi görünen bu iki gelişme (para politikasındaki yumuşama ve petrol arzındaki artış) aslında küresel ekonominin nabzını tutan iki ana damar… Bu damarların aynı anda hareketlenmesi, dünya ekonomisinin geleceğine dair oldukça güçlü sinyaller veriyor.
Özetle, “Fırtına öncesi sessizlik” benzetmesi tam da........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein