Borcun anahtarı Bitcoin mi? “Trump’ın çılgın fikrinin ardındaki gerçek”
Donald Trump’ın yakın zamanda dile getirdiği bir fikir, finans çevrelerinde kısa süreli bir şaşkınlık yarattı: “Belki de ABD’nin 35 trilyon dolarlık borcunu kriptoyla öderiz. 35 trilyon kripto, borç yok!” Bu söz, ilk bakışta bir şaka gibi duruyor…
Ama tıpkı 2016’da kimsenin inanmadan izlediği kampanyasının sonunda Beyaz Saray’a girmesi gibi, Trump’ın bu sözleri de basit bir gaf değil; bir siyasi sezginin, bir popülist stratejinin ve belki de bir dönemin habercisi.
Bugün ABD’nin kamu borcu 36 trilyon dolara dayanmış durumda. Bu rakam yalnızca sayısal bir büyüklük değil; aynı zamanda Amerikan ekonomisinin geleceğine dair derin bir ahlaki ve finansal sorgulamayı da beraberinde getiriyor. Yirmi yıl önce “borç” kelimesi siyasi arenada utangaç bir şekilde telaffuz edilirken, bugün borç tavanı müzakereleri neredeyse rutinleşti. Artık kimse “ödeyebilir miyiz?” diye sormuyor, sadece “bir süre daha idare edebilir miyiz?” diye bakıyor. Trump’ın çıkışı işte tam da bu “alışılmış borç” kavramına karşı geliyor. Ona göre ABD, bir devletin borcunu para basarak değil, “yaratıcılıkla” ödeyebilir ve bu yaratıcılığın adı da Bitcoin…
Bitcoin, son on yılda dijital bir varlıktan çok bir ideolojiye dönüştü. Onu destekleyenler........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d