Zorunlu eğitim: Gereklilik mi dayatma mı?
Eğitim, insanın kendini geliştirmesi ve içerisinde yaşadığı topluma faydalı bir birey olması açısından günümüz dünyasının en temel meselelerinden biri olarak addedilmektedir. Eğitimin yaygınlaşmasıyla birlikte birçok ülkede okur-yazarlık oranı neredeyse yüzde yüze yaklaşmış, bu durum söz konusu eğitimden geçen bireylerin hem sosyal hem de ekonomik hayata katılımını daha kolay ve sistematik bir hale getirmiştir. Özellikle yaygın eğitimin zorunlu eğitime evrilmesi, eğitimde sosyal adaleti ve ekonomik kalkınmayı sağlaması adına toplumlar önemli mesafeler kat etmiştir. Lakin yaygın eğitimin zorunlu hale getirilmesinin bahsi geçen avantajlarının yanında dezavantajları da olmuştur.
Bireysel özgürlüklerin dikkate alınmaması, alternatif öğrenme yöntemlerinin zorunlu eğitim ile birlikte kısıtlanması, eğitimde tekdüzeliğin oluşması, eğitimde şiddetin artması ve üniversite kapılarında oluşan öğrenci yoğunluğu gibi başlıklardır.
Zorunlu eğitime yapılan en büyük eleştiri bireysel özgürlükleri kısıtlaması gelmektedir. Özellikle bu itirazı dile getirenler, zorunlu eğitimin öğrencileri belirli bir sistem içinde öğrenmeye zorladığından bireyin veya ebeveynlerin kendi veya çocuklarının eğitimi üzerindeki kontrolünü sınırladığını ifade etmektedirler. Bu itirazın önemli temsilcilerinden biri olan Ivan İliç, “normal eğitimde amaç, bireyin kendi hızına ve kendi ilgi alanına........
© Doğruhaber
