Kendimizi Değiştirmedikçe…
Kendimizi değiştirmeden, değişime kendimizden başlamadan, fert ve toplum olarak içinde bulunduğumuz kötü durumun farkına varıp silkinmeden, Müslüman bir toplumun ve gençliğin inşası için çaba sarf etmeden ne kendimizin ne de ümmetimizin kaderi üzerinde hiçbir etkimiz olmayacak. Her gün, her saat bağırıp çağırsak da düşmanlarımıza öfke kusup intikam yeminleri etsek de bu çırpınış ve arzularımız sadece hayal ve rüyalarımızda düşmanlarımıza, ümmetin düşmanlarına zarar verebilir…
Biz hastayız; manen hasta… Ruhlarımız hasta… Duygularımız ölümcül bir hastalığın esiri… Hastalık tüm hayatımızı, hayatımızın her anını sarmış durumda… Ahlakımıza, aklımıza, aile hayatımıza, sosyal ilişkilerimize, ticaretimize, düşünsel dünyamıza, siyasi tercihlerimize bizi her geçen gün daha büyük bir yıkıma götüren bu korkunç hastalık hâkim…
Ama hasta olduğumuzu kabul etmiyoruz… Hastalığımızı teşhis edip tedavi öneren âlimlerimize, aydınlarımıza, feraset sahibi insanlarımıza gülüp geçiyor, asıl hasta olanların onlar olduğunu düşünüyoruz. Hastalığını kabul etmeyen bir ferdin, bir toplumun iyileşme şansı var mı?
Hastalıklarımız o kadar çok ve çeşitli ki, hangisini sayabilelim…
En büyük hastalıklarımızdan biri tefrika, kardeşler arası nefret, hoşgörüsüzlük, haset, küçümseme, din kardeşimizi kötü gösterme hırsı,........
© Doğruhaber
