Devletle halkın cumhuriyet alâkâsı
Haftalar öncesinden başlardı öğretmenler. Cumhuriyet Bayramı Kutlamasına. Ciddi mesele olarak görülüyordu ama bu ciddiyet için biz ilkokul öğrencileri biraz abartılı elemanlar değil miydik?
Önce manga düzeni. Beşerli altışarlı sıralar. “Kolları uzaaat!” “Yerinde say!” “Uygun adım marş. Bir ki üç dört. Bir iki üç dört. Ve son sesle “Eskişehir, Eskişehir Yalçınkaya sarp yeri..” “Olmadı bir daha.” “Vur ayakları.” “Protokolün önünden geçerken ilk sıra başlar sağa, diğer sıralar başlar öne.” “Kollar aynı, ayaklar aynı, rap rap rap..”
Öğretmenlerin askerlikten kalma bastırılmış duyguları mıydı acaba diye sonraları çok aklımıza gelmiştir. Gerçi 71’e kadar okullarda zorunlu olan bir çeşit askeri şapka takma zorunluluğu bize çok da uzak değildi. Allah’tan, öğretmene filan askeri selam mecburiyeti getirmemişlerdi.
Halka karşı devletin aşırı derecede kendini belli etme ihtiyacı hissetmesi, devrimin halkla değil halka rağmen yapıldığının en açık karinesi idi. Ve bu belli etme yerleri de elbette ki halkla devletin temas ettiği en uç noktalar olan okullar olacaktı. Okulun daha avlusundan itibaren, devlet, o resmi, donuk, sert, soğuk yüzünü göstermeye başlardı. Sonra içeri........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon