“İnsanı yaşat ki” yarınlar yanmasın
Toplumun zihnine kazınmış bazı sözler vardır ki onları, muhatapların ihtiyacını ezelden bilen kudret-i ilahi söyletmiş ve kulaktan kulağa aktarmıştır.
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.”
Bu sözü Osmanlı’nın manevi mimarı Şeyh Edebalı, Osman Bey’e söylemiştir söylemesine de bu öğütten anlaşılan husus; memlekette “insanı yaşatma” ile ilgili bir kusurun olduğudur.
10 milyondan fazla emekliye 14 bin 500 lira maaş vermek insanı yaşatmak değil, devletten soğutmaktır.
Yine 10 milyondan fazla asgari ücretliye 22 bin 500 lira vermek de öyle.
Peki kiralar, faturalar, köprüler, otoyollar, yüksek vergiler diye uzayıp giden bir “yaşam yönetimi” devletin beka sorunuyla alakasız görülünce geleceğe kim güvende bakabilir.
Satıcıyı açgözlülükle, müşteriyi kanaatsizlikle, ev sahibini insafsızlıkla, kiracıyı anlayışsızlıkla suçlamak kolay.
Kürsülerden çıkıp ikide bir “en büyük eksiğimiz ahlak” demek kolay.
Geçmişte şöyle idik, şimdi eriştiğimiz nimetlere evvela şükredin diye bol mantık önermeli vaazlar kolay.
Gelir gider, denge, bütçe, kaynak, ithalat, ihracat diye rakamlar ve istatistiklerle uzayıp........
© Doğruhaber
