Avrupa'dan Bakınca-1
Tatil vesilesiyle Avrupa’daydım. Orda; “rüyalarımızı süsleyen Avrupa’yı, ‘Uç Beylerimiz’ dediğim Müslüman demografiyi, Vahyin Anakarasını yani hal-i pür-melalimizi, daha da önemlisi Gazze’yi…” aradım, tanımaya çalıştım.
Şunu da itiraf etmeliyim: Orda arayan bulur; Mevla’yı, Leyla’yı, belasını da!..
Ben de buldum!.. Onları anlatacağım. Anlatırken; zülf-i yâre az dokunacağız. Kardeşlerim kusura kalmasın.
11 bin metrenin üzerinde, Avrupa’nın derinliklerinden süzülen yeşil Tuna’ya, mağrur Ren nehrine baktım. NFK’nın sorduklarını sordum:
“Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;/ Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?”
Gözlerim buğulu!.. “Devleştirilmiş Cücelerin dokunulmaz..” dediği asırlık düsturları; taş ve tahtadan adamları; her hallerine vurulduğum birbiriyle çatıştırılan ayrıştırılmış kardeşlerimi aşarak gidiyorum!..
“Bilmiyorum ne haldeyim!” Yeşil pasaportumla, uçakla saatlerdir uçuyorum ama hala “akıncıların, serdengeçtilerin, Tiryaki Hasan Paşaların… naralarının, kılıç şakırtılarının, at kişnemelerinin..” inlettiği toprakların üstündeyim!.. Kıtanın diğer ucuna dalıyor gözlerim! “İspanya’da Tarık bin Ziyad’ın yaktığı gemilerini; ‘arkalarındaki düşman gibi bir denizi, önlerindeki deniz gibi bir düşmanı’ aşan orduları…” arıyorum!..........
© Doğruhaber
