GAZZE’DE OLUP BİTENLERİN PERDE ARKASI (2)
İnsanlığını yitirmiş, yitiğinden bihaber şaşırmış ve kanmış, ifrat ve tefrit bataklığında can çekişen çağımın insanına vasatı, sırat-ı müstakimi gösteren, dahası bir fiil yaşayan bir üstad-ı muazzam olan Gazze, yüz binlerce yapay üstadların sesini de kısmış, şöhretini de bitirmiş, şahitliğini de reddetmiştir. İnsanların tümünü bu cehl-i mürekkeplerin şerrinden halas eylemiştir.
Çağımızın idrak ve vicdanına tesiri bu derece yüksek bir okul, bir eser, bir ders ancak ve ancak Gazze’de görünen üstün fedakârlığın neticesinde imar edilebilir. Gazze tevazu, talim, teenni ve terbiye ile okunması gereken muhkem bir şaheserdir. Bu bir yenilenme, bir düzelme, bir intizam, yeniden yepyeni kendini kurabilme fırsatıdır. Zor ve zahmet ile ekilmiş, kan ve gözyaşıyla sulanmış, feryat ve figan ile meyveye durmuş birer şecere-i tuğbadır adeta. Ümmetin hatta tüm insanlığın gölgesinden ayrılmaması gereken bir şecere, bir ihsan-ı ilahidir.
İnsanlık ihsan ile hem faal hem cevval olmak istiyorsa bu şecere-i tuğba ağacının gölgesinde toplanmalıdır.
Perdelerin arkasında Gazze öyle cazibedar, öyle kudsi, öyle muhteşem bir pencere-i mübarek olmuştur ki bu pencereden bakanlar lübbü’l lübü görecek ve hatta sırrın sırrını temaşa edecektir. Gazze’li anaların bağrına düşen dağ büyüklüğündeki kor ateş belki de bu pencereden bakıldığı için onlara sadece “elhamdülillah” dedirtiyor. Ailesinin tümünü kaybeden ve enkaz altında yaralı olarak çıkartılan bir çocuk, “Ebu Ubeyde iyiyse bende iyiyim” diyecek kadar muazzam bir olgunluğa erişmişliği başkaca nasıl açıklanabilir?
Aynı zamanda asrın Furkan-ı azimi olan Gazze’nin kahraman mücahidleri, iki yüz yıla yakındır birbirine karıştırılmış bulunan hak ile batılı hem net, hem hızlı ve hem hatasız bir şekilde ayırmıştır. Hatta bir daha karıştırılamayacak kadar… Evet dünyanın asıl sütunları gibi görünen insan hakları, uluslar arası adalet divanı, batı medeniyeti, batının övüne durduğu özgürlük ve hukuk ve daha binlercesinin aslında yalandan, algıdan, kandırmadan ibaret olduğunu, hak görünen batıllar olduğunu kalbi ve aklı olan her kese göstermiştir. Terörizmin ve teröristlerin asıl kaynağını gün yüzüne çıkarmıştır. Ehli irfan ile ehli akıl milyonlarca sayfa yazı, belge sunsalardı bile teröristlerin kravatlı, papyonlu, saraylarda, devletlerde olduklarının gerçeğini böyle bir apaçıklık ile gün yüzüne çıkaramazlardı ve çıkaramamışlarda.
Furkan-ı azim olan Gazze’nin sayesinde bugün dünya çok iyi biliyor ki BM siyonizmin lobisi, NATO siyonizmin kullanışlı ve çok uluslu birer piyonu, İnsan Hakları’nın aslında sadece Siyonistlere hizmet ettiğini… Çoğunun hakikat bildiği batılı ifşa etmek… Çoğunun batıl bildiği hakikati de… Evet bu hakikat artık hem ilme’l yekin hem ayne’l yekin derecede biliniyor. Bu nedenle gerçeği arayan her bilgin, hakikatı arayan her alim, her filizof, her düşünür, her araştırmacı Gazze’siz boşa kürek sallamış olur. Gazze olmadan lüb ile kışırı, öz ile sözü, hak ile batılı, şirk ile tevhidi, gerçek ile yanılgıyı birbirinden ayıramaz. İşte sadece bu yönüyle bakılsa bile Gazze insanlık için ümmet için kendisini feda etmekten çekinmeyecek kadar ulvî seciyelerle donatılmış bir Rahmet-i İlahiye’nin çağa yansımasıdır.
Örneğin iman hakikatlerini anlatan Risale-i Nur Külliyatı onlarca yıl sonra yüzlerce farklı dile çevrilmiştir. Bu meyanda düşünürsek insanlığın ve özellikle de ümmetin içinde boğulmak üzere bulunan buhranlarının hakikati ve reçetesini, Rahmet-i ilahi hükmünde olan Gazze çok kısa bir sürede bunu başarmıştır ve dünyanın tüm dillerine anında tercüme edilmektedir. Bu bir ayrıcalıktır, bu bir lütuftur, mucizemsi bir keramettir demek elbette ki mümkündür.
BU SEÇİLMİŞLERE DÜNYANIN SERVET VE SALTANATINI VERSENİZ BİR AN BİLE DA’VALARINDAN VAZGEÇMEZLER
Feragati ve fedakârlığı sadece ve sadece menfaat-ı şahsiyesi için algılayan âlem-i insan, hırs ve heves, haz ve nefis gibi nice düşmanların esareti........
© Doğruhaber
visit website