menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İSLAMİ ANLAYIŞ VE ÜSLUP ÜZERİNE TAHLİLLER – 1

8 0
13.01.2025

Bu ümmetin evveli ne ile ihya olmuşsa ahiri de onunla ihya olacaktır. Yeni neslin gidişatı İslami ve tevhidi açıdan yeniden kılavuz perspektiflere ve rehberi mefkûrelere ihtiyaç duymaktadır. İslami bir kimlik ve kişiliğin yeni nesil tarafından da kuşanılması amacıyla, İslam’ın ve tevhidin nasıl anlaşılması gerektiği üzerine anlayış ve üsluba dair tahliller gerekiyor. Selef-i Salihinin yolunda izler aramak icab ediyor. Fabrika ayarları her zaman en iyi çıkış yoludur.

Mü'minlerin Hz. Âdem’den beri süre gelen tevhid için verdikleri mücadeleye bakılacak olursa, Müslüman olarak dünyada hayat sürmenin ne kadar zor olduğu anlaşılır. Bu zorluklara göğüs geren tewhid kahramanları çok eziyet çektiler. Mücadelede sayısız düşmanlar arasında lafla değil, kan, ter ve gözyaşıyla pişirilerek günümüze ulaştırdılar.

Devralınan bu mücadele çizgisinin, kutsal misyonun aynen sürdürülmesi gerekir. Zafer ve galibiyet budur.

Ümmet ve ümmet'in birer ferdi olarak bu anlayışı idrak edersek; galibiyet ve üstünlük sürecine girmiş oluruz. Ya kendisinin de yaşadığı bir zaferi görür ya davasının galip gelmesi için gerekeni yapar ya da Rabbinin razı olacağı şekilde farz olan vazifesini edâ eder... Müslüman’ın İslami mücadelede mağlup olması yoktur. İslam'a göre yaşarken, İslam davasında mücadele verirken yaralanmak, öldürülmek, esir düşmek mağlubiyet değildir. Bu konumdan bireysel ya da kurumsal sapmak mağlubiyettir, hüsrandır. (Gazze şahittir.)

Biliyorsunuz, İslam'ın galibiyete mağlubiyete getirdiği yorum; beşeri ideolojilerinkinden farklıdır. Beşeri anlamda galibiyet, İslam'a göre mağlubiyet olabilir. İslam; galibiyet ve üstünlüğü imana ve imanın gereklerini yapmaya bağlamıştır. Kur'an-ı Kerim bunu Uhud savaşı akabinde üzgün müminlerin halet-i ruhiyelerine şöyle telkin ediyor: "Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız üstünsünüz." Buradaki üstünlük mutlak anlamda olup iman şartına bağlanmıştır. Üstünlük galibiyeti de kapsamına almaktadır. O halde mü'min ölse de kalsa da galip olduğuna göre hak üzere olan taifeye bağlı demektir. Yani Hz. Peygamber aleyhisselat u wesselamın kıyamete kadar hak üzere galip geleceğini söylediği taife'ye tabi demektir. Bu, Kur'an'ın Mücadele Suresi'nde galibiyetini te'yid ettiği Allah taraftarlığıdır.

Tarih okursanız; mücadelenin mihveri olan tevhidi ve tevhid kahramanlarını; onların karşısında da kafirlerin elebaşlarını, müşrikleri göreceksiniz. Allah'a kul olan, şeriatını yaşayanlar'ı ile; heva ve heveslerine uyan insanlar arasındaki mücadelede, her insanın mutlaka bir tarafta yer alıp mevzilendiğini kimse inkar edemez. Darb-ı mesellerde Kur'an, bu konuyu kesin ve keskin bir şekilde dile getiriyor. Ve bu hususu, iman edilecekler derecesine çıkarıyor.

Mü'minlerin kafirlerle olan mücadelesi, Allah'ın nizamını yaşamaları ve tağutları red etmeleri esası ya da kafirleri tevhidi kabule zorlamaya dayalıdır. Hiç bir zaman ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı değildir ve olmamıştır. Çatışmanın temeli, ekseni tevhidin kabul ve reddidir. Çatışmanın yayılıp dal budak salmasının temelinde mü'minlerin, kafirlerin tevhid-şirk eksenli siyasi egemenlik mücadelesi vardır. Mücadele farziyetinin İslam'ın temel rukünlerinden olması bunun en bariz delilidir.

Peygamber........

© Doğruhaber