Ya Üç Aylar Hiç Olmasaydı!
Hele modern çağın hızına yetişmek arzusu ile hazzına kavuşmak iştiyakı, maddeyle sarmalanmış dünya çarkının dişlileri arasında beyhude bir çırpınış olsa gerek. Bu realite tükenişe savurabiliyor insanı. Böylesine kompleks ve dinamik bir kargaşa içinde, zaten “nisyan” ile malul olan “insan”, aslından ve özünden kopabiliyor.
Elbette yaratan, yaşatan ve içinde bulunduğu ortamı kendisine bahşeden ezeli ilmiyle biliyor yarattığı insanı ve şifresini. Bu nedenle de çevresel faktörlerin etkisine terk etmiyor yarattıklarının en değerlisini. “Haz” ve “hız” namıyla şöhret bulmuş acımasız ve tüketici bir ortamda, ruh dünyasını içten içe kemiren unsurlarla yalnız kalmasına izin vermiyor insanın. “Kimin daha iyi olduğunun ortaya çıkması” amacıyla düzenlediği bu “imtihan” serüveninde, engelleri aşabilmesi için çeşitli fırsatlar da sunuyor insana. İşte içinde bulunduğumuz üç aylar, bu fırsatlar zincirinin önemli halkalarından biri olarak dikkat çekiyor.
Sekülerleşmenin arttığı, mutsuz bireyselleşmenin çoğaldığı bir vasatta, insanı fıtratından uzaklaştıran düşünce........
© Diyanet Haber
visit website