menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bilim ve Özgürlük: Comte’dan Samuelson’a Sosyal Fizik Mani Basharzad

9 0
04.05.2025

Bilimin sırlarını açığa çıkarmada başarı kazanan birçok kişi tercih edilen sonucu üretmek için insan etiğini değiştirmeye çalışmıştır. Bu gibi manipülasyonların fiili sonucu kaçınılmaz olarak felâkettir.

1933 yılında London School of Economics’te verdiği İktisadî Düşüncenin Yönelimi başlıklı konferansta Hayek iktisadî düşüncede planlama ve müdahaleciliğe doğru bir kayma olduğunu teşhis etmişti. Hayek bu yönelime başlıca katkıları Alman Tarjhçi Okulu ile kurumsalcıların yaptığını iddia ediyordu. Oysa, izleyen yıllarda planlama ve müdahaleciliğin temellerini fiilen atmış olan bizatihi neoklasik teorinin şekilciliğiydi. Hayek ve üstadı Ludwig von Mises 1901 ve 1920’lerde neoklasik geleneğin parçasıydılar ve Peter Boettke’ye ‘’Hayek’in yanıldığı yer’’ dedirten şey de iktisadî düşüncedeki bu kaymayı bizatihi ‘’formalism’’in başlatmış olmasıydı. Hayek mesleğinin gerisinde kalıyordu. Bir zamanlar İngiltere’de en fazla atıf yapılan iktisatçılar arasında olan bazı iktisatçılar savaş sonrası dönemde Hayek’in eserlerinin iktisat olarak nitelenebileceğinden bile kuşku duymuşlardı. Bunun en iyi örneği ünlü Nobel konuşmasını yayımlanmak üzere Economica dergisine gönderdiği zaman ondan bunu gözden geçirmesinin istenmiş olmasıydı.

Bu şekilde piyasadan ayrılıp planlamaya yönelmeye neden olan, zamanın en büyük entelektüel gücü, yani her zaman birlikte olan bilimcilik ve devletçilik idi. Bilimciliğin takipçileri (teorilerinin geçerlilik ve kesinliğine dogmatik olarak inananlar) toplumsal hastalıkları çözmenin önündeki tek engelin [bilimsel çözümleri] uygulamaya geçirme problemi olduğuna inanma eğilimindedirler. Bilimciler bütün cevaplara zaten sahip olduklarına inandıklarından devletçilik yönündeki sapma [onlar bakımından] karşı konulamaz hale gelmektedir.

İyi Niyetli İnsan

Paul Samuelson disiplinin tarihindeki en çok satan kitaplardan biri olan 1948 tarihli ünlü İktisat ders kitabında Hayek’i eleştirerek şöyle yazıyordu: ‘’Gelecekte bizi ‘kölelik yolu’na veya ütopyaya götürecek hiçbir kesin dalga yoktur. Hayatın karmaşık iktisadî şartları sosyal işbirliği ve planlamayı zorunlu kıldığı yerde iyi niyetli aklı selim sahiplerinin devletin otoritesini ve yaratıcı etkinliğini çağırması beklenecektir.’’ Samuelson’a göre, sırf kamu yararını gözeterek hareket eden iyi niyetli insanlar bir gün siyasete girdiklerinde işsizlik, enflasyon ve yoksulluk gibi hastalıkları çözmekte iktisatçıların onlara yol göstermeleri gerekecektir.

Bu rüya Robert Nelson’un 2001 tarihli Din Olarak İktisat adlı kitabında ‘’bilimsel yönetim seküler dini’’ dediği şeydi. Seküler bilimsel yönetim dini, toplumun problemlerini aynen bilimsel problemleri çözme yöntemiyle çözebileceğimiz fikridir. Bu zihniyet toplumun araç ve amaçlarının muayyen olduğunu ve böyle bir dünyada tek sorunun ‘’koordinasyon’’ değil ‘’tahsis’’ problemi olduğunu varsayar. Ve tahsis problemini çözmenin -araçlar ve amaçların bilindiğinin kabul edildiği bir alan olan- uygulamalı matematikten daha iyi bir........

© Diyalog Gazetesi