Yaş, aşk, seks, falan
Yaşlandıkça kalbiniz bir ağaç gibi yapraklarını dökmeye başlar. Bazı rüzgârlara karşı duramazsınız. Her geçen gün birkaç yaprağı daha koparır. Bir de bir defada birkaç dalı birden kıran fırtınalar vardır. Doğa ilkbahar geldiğinde yeniden yeşiline kavuşur, ama kalbinkiler bir daha katiyen yeşermez.
Bugün adadaki en harika kahveyi yapan Karakum’daki Master Roaster’da kahve içerken bir yazıda okuduğum bu satırlar Gustave Flaubert’e (1821 – 1880) ait. Yazı, aklıma kısa bir zaman önce bir okuyucumdan aldığım (ve cevaplamadığım) bir e-maili getirdi.
Şöyle diyordu: “Bir yazınızda: ‘aşk ölümlüdür, seks bitmez’ demiştiniz. İnsanın yaşı ilerledikçe âşık olması artık zor mudur? (Bence zor. Kendimden biliyorum.) Aşkın artık heyecan veren, kalp çarpıtan yanı kalmamış mıdır? Ya seks? Vardır ama olmasa da olur mudur?”
İkinci evliliğimden olan iki çocuğumdan ilki doğduğunda 50 yaşındaydım. Bu yaşımdan birkaç yıl önce, annesine ilk bakışta olmasa bile ilk on-on beş bakışta âşık olmuştum. Bu evlilik birincisi gibi iki çocuk ve boşanma........
© Diyalog Gazetesi
