Trump’ın kıyamet tehdidine Hamas’ın cevabı
ABD Başkanı Trump’ın, 4 Şubat tarihinde Beyaz Saray’da, İsrail’in soykırımcı başbakanı Netanyahu’yu kabulünde sarf ettiği Gazze ile ilgili sözler hâlâ uluslararası gündemin en önemli konularından bir durumundadır. Trump’ın haddini aşan küstahça sözleri ve nobran tavırları sadece uluslararası hukuk açısından değil, vicdanen de kabul edilebilecek ve “Aman canım ne olacak; Trump’tır ne yapsa yeridir” denilecek cinsten sözler değildir.
Trump’ın dillendirdiği Gazze’nin “devralınacağı”, “satın alınacağı” ve “işletileceği veya yönetileceği” şeklindeki sözleri zaten yeterince vahim değilmiş gibi bir de; “Gazze zaten yıkılmış durumda, burada yaşanmaz ki”, “Filistinliler buradan gitmeli”, “Gazze boşaltılmalı”, “Filistinliler bir daha Gazze’ye dönemez” şeklinde alenen “zorla yerinden edilme” ve “tehcir” suçunu oluşturan sözler sarf etmesi ve de bu hakkı nereden aldığına yönelik soruya, “Amerika Birleşik Devletleri’nden alıyorum” demesinden sonra bütün dünyanın ayağa kalkması ve “Ne diyor bu adam?” diye sorması gerekirdi.
Neyse ki Trump’ın sözleri İsrail dışında hiçbir devlet tarafından kabul görmedi. Hatta kendi ülkesinden bazı Temsilciler Meclisi üyeleri ve senatörler Trump’ın sözlerinin Cenevre Anlaşmasının açık ihlali olduğunu hatırlatarak hakkında yasal işlem yapılmasını talep eden mektuplar yayınladılar. Birleşmiş Milletler, Arap Ligi, Avrupa Birliği ve yerküre üzerindeki tüm uluslararası kuruluşlar Trump’ın sözlerini kınayarak asla kabul etmeyeceklerini bildirdiler.
Tahmin edileceği üzere sözlerin doğrudan muhatabı olan Hamas ve Filistin Yönetimi de, Filistinlilerin asla topraklarını terk etmeyeceklerini açıklayarak Trump’ın bu hayali planını reddettiler.
Trump karşısında bir tek Ürdün Kralı II. Abdullah net bir pozisyon alamadı ve “Al bu planını başına çal! Sen kimi, kimin toprağından kovuyorsun?”, “Sen ne hakla Filistinlilerin Ürdün’e veya Mısır’a gideceğini söylüyorsun?” diyemedi. Aksine Oval Ofis’te Trump’ın barış adamı olduğunu söyleyip, iki bin Filistinli çocuğu alıp tedavilerini üstleneceklerini ve barışa ulaşmak için Trump ile çalışacaklarını açıklayıp hem kendini hem de halkını mahcup etti.
Trump’ın bu sözleri, doğal olarak Gazze’nin asıl sahibi olan ve 16 aydır İsrail mezalimi altında direnen, uğradıkları soykırıma rağmen topraklarını terk etmeyen Gazzelileri ve Hamas’ı da çileden çıkarmıştır. Oysa Trump’ın henüz başkanlık koltuğuna oturmadan İsrail hükûmetine yaptığı baskıyla 19 Ocak’ta ateşkes ve rehine takası anlaşması devreye girmiş ve Hamas da plana göre elindeki rehineleri serbest bırakmaya başlamıştı. Ancak Trump’ın varılan anlaşmanın ruhuna aykırı olarak; Gazze’nin devralınıp sanki........
© Diriliş Postası
