Zam
Rakamlar dünyâsında –kendi deyişiyle– “fraktalist” (sonsuz karmaşıklığa sâhip, dallı budaklı, nizâmsız, düzensiz ve birhâyli kompleks geometrik şekilleri veyâ nesneleri tedkîk eden) nâmıyla tanınmış meşhûr matematikçi Benoit Mandelbrot (1924-2010), hisse senedi ve tahvîl fiyatları gibi sermâye piyasalarından elde ettiği verileri uzun bir periyotta analiz ettikten sonra “zamân içinde vukû bulan değişim ve dalgalanmaların rastgele olmaktan ziyâde normal ve bilhâssa daha geniş çaplı eğilimlerin bir parçası olduğu,” netîcesine varır ve argümanını, Kitâb-ı Mukaddes'e dâir bir dizi anlatıdan yola çıkarak Joseph effect (Yosef/Yusuf etkisi) ve Noah effect (Noah/Nûh etkisi) ifâdeleriyle kavramlaştırır.
Mısır'da önce yedi sene bereket ve ardından yedi sene kıtlık olacağının alâmetlerini gördüğüne îtikâd edilen Ahit peygamberlerinden Yosef (İslâmî literatürde Yusuf)'in öyküsüne gönderme yaparak iktisâd ilminde bolluğa işâret eden, hattâ “alışılmadık derecede uzun, nispeten de olsa yüksek getiri dönemlerini,” «Joseph effect» (Yusuf etkisi) olarak tanımlar.
Fiyatların trendler hâlinde hareket etme eğilimini vurgulayan Yusuf etkisine –yâhût Business Cycles'da aktarıldığı üzre– H-spektrum sendromuna karşı, öngörülemeyen hâdiseler sonucunda yaşanan şiddetli ve ânî sıçramaların yâhût düşüşlerin neden olduğu kesintilere, bozulmalara, hızlı seviye değişikliklerine, dengesizliklere veyâ büyük sapmalara –Tûfân anlatısından esinlenerek– «Noah effect» (Nûh etkisi) der Mandelbrot. Hattâ meterolojide de karşımıza çıkar bu kavramlar. Aşırı yağış süreci Noah, uzun süren düşük yağış dönemleri Yosef olarak adlandırılır uzmanlarca.
İngiliz târihçi Sir Edward Gibbon da mevsimin sertliği, Sûriye'deki hasadı etkilemiş ve Antakya pazarlarındaki ekmeğin fiyatı, zahîre kıtlığı ile orantılı olarak bittabî artış göstermişti, fâkat (tabiat olayları ile oluşan) âdil ve mâkûl orantı, çok geçmeden tekelin açgözlü, doymak bilmez mahâretleriyle ihlâl edildi, sözleriyle târif ederken Julianus devrinin mâlî krizini, bir nevî “Noah effect”'i hatırlatır.
Bir devrin nefret figürü –biraz daha abartılı yorumlara göre zamânının femme-fatale (felâkete sürükleyen kadın) karakteri– Fransa kraliçesi Marie Antoinette'in söylediği iddiâ edilen –lâkin ona âit olmama ihtimâli hâyli yüksek olan– eğer ekmekleri yoksa, brioche (bir tür Fransız çöreği) yesinler, sözünü andırırcasına, antik Antakya âhâlisinin şarap, yağ ve ekmek bulduğu müddetçe bunlarla yetinmesi gerektiğine dâir söz ve icrââtlarıyla bilinen Roma imparatoru Julianus'un hükümrânlığında, buğday fiyatlarının rekor seviyelerde “zamm”a uğramış olması, bir ayaklanma ile bertarâf edilen Etrüsk hânedânlığının bedduâsını almış şanlı Roma'nın tantanalı çöküşünün ilk basamağı olur.
Bu mahvoluş, inhisâr zihniyetinin veyâ tekelciliğin tamahkârlığı, fâhiş fiyatların insafsızlığı, imparatorların hodbînliği ile gümbürtülü bir şekilde gelir.
Bu fecâat silsilesinin fitilini ateşleyen fiyat arttırımı veyâ mallara yapılan fâhiş zamlar, katı bir adâletsizliğe sebebiyyet verdiğini düşündüğü tekelciliğin, kamu yarârına ve hayır işlerine karşı geldiğini söyleyen orta devrin pek meşhûr ilâhiyatçısı ve feylezofu Bernhard Sannig (1638-1704)'in devrin Orta Latince'siyle kaleme aldığı Schola Theologica Scotistarum (Skotist İlâhiyat Okulu) eserinde şu terimle îzâh edilir:
“Attollere pretium.”
Attollo ve adtollo fiilleri, “yükseltmek, kaldırmak, ziyâdesiyle yüksek bir konuma getirmek,” demek Latince'de. Bittabî, Roma'lı şâir Vergilius'un söz varlığında kullandığı üzre bir nevî........
© Dikgazete.com
