Muz
Hüsn-i hatt gibi minyatür sanatı da muayyen bir zaman içerisinde hocadan icâzet alma usûlüne uygun olarak meşkeden ve günün birinde üstâd olma hayâli ile emekleme adımı atan sanatkâr; tefekkür, tahsîl ve keyfli bir rûh hâlinin tezâhürü olarak zamklıboyaya batırdığı kalemiyle kâğıt üstünde sanki bir buz patencisinin icrâ ettiği dokunaklı manevraları andıran hamleler yapar ve -eskilerin tâbiriyle- birer âsâr-ı nefîse, yâni “pek beğenilen, hoşa giden, güzel eserler” yaratarak bize, antik dünyânın renkli sahnelerini sunar.
İnsanlığın bu kadîm mahâretinin şâhikası, evvelce Caynizmin mukaddes öykülerinin mineral pigmentlerle kâğıt üzerine resmedilmesi ile başlayıp mütevâzı bir meşgaleden evrilmiş bulunan yüksek Hint minyatürüdür.
Hâyli karmaşık ve çetrefilli detayları, sunduğu renk cümbüşü ve çarpıcı güzellikleriyle meşhûr olmakla berâber bu eserlerde türlü ağaçlar sembolik roller oynar.
San Diego Sanat Müzesi arşivinde muhâfaza edilen ve sanat tarihçilerince yapım tarihinin yaklaşık olarak 1770'li seneler olduğu düşünülen yukarıdaki minyatürde muz ağacının altında Himalayaların koruyucu tanrısı Himavat'ın kızı Devi oturur.
Devi'ye eşlik eden muz ağacının geniş ve kalp şeklini andıran yemyeşil ve karakteristik yaprak katmanları, uzun, ince, estetik ve soluk yeşil gövdeleriyle karakterize edilen belirgin görünümü, onu, Hint kültürünün parçası hâline getirir. Evlilik merâsimlerinde hâlâ boy gösterir, çünki berekete ve doğurganlığa işâret eder. Hindu panteneonunun, yâni bir nevî tanrılar galerisinin gurusu olan Brihaspati ile özdeşleşir. Bir Hindu bahçesine dikerse, guruyu evine koruyucu olarak tâyin etmiş gibidir. Kezâ bu yüzden halkiyatta tâlihi sembolize eder. Bilhâssa Racastan minyatür sanatında, yâni kuzey Hindistan'da ihyâ edilen minyatürde, estetik önemi ön plana çıkartılır. Göllerin, hayvanların, tanrı ve tanrıçaların, kralların, türlü efsânevî varlıkların çehresi onunla süslenir.
Alman şarkiyatçı Johann August Vullers (1803-1881) neşrettiği Farsça-Latince külliyâtın 1864 baskısında ‘muz’un etimolojisine temâs ederken, Sanskritçe moça (मोच) sözcüğünü, İngilizce “a plantain (the fruit)”, yâni “bir çeşit muz (meyve)” şeklinde açıklar.
Mim, vav ve ze ile yazılan kelime, Farsî........© Dikgazete.com
