Tatar adı üzerine
-Tatar Savaşçı, Carle Vernet (1758-1836)
Tatar adına ilk olarak Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu kaynaklarda en eski Tatarlar tata, da-da olarak zikredilmektedir.[1] Bahattin Ögel, Çin kaynaklarında Tatar kelimesine 842 yılından itibaren Ak Tatar, Kara Tatar şekliyle karşılaşıldığını belirtmiş ve bu ilk dönem Tatar gruplarının Türk ve Moğol unsurlarını bünyesinde barındırdığını ortaya koymuştur.[2] Külteğin (Köl-Tigin) kitabesinde bu terim “Otuz Tatar” olarak geçerken, Bilge Kağan kitabesinde “Dokuz Tatar” olarak ifade edilmiştir.[3]
Çin kaynaklarında çeşitli dönemlere ait olarak “Ta-ta” veya “da-da” şeklinde geçen ve “barbar, vahşi” anlamında[i] kullanılan Tatar kelimesinin, Çin kökenli olduğu ve V. yüzyılda yaşamış ve barbarlıkla ün salmış savaşçı, vahşi ve yabani olarak görülen bir kabileden sonra yayıldığı bildirilmiştir.[ii]
Çinliler, kuzeydoğudaki boyları bazen kendi adlarıyla anmakla beraber (Hiung-nu=Hun, T’u-K’üe=Türk), çoğu zaman onları Türk veya Moğol olarak ayırmadan, toptan “Tatar (Ta-ta)” diye adlandırmışlardır.[iii] Adın menşeini tetkik ederken Han Shu, Hou Han Shu, Nan Ch’i Shu, Chin Shu, Sung Shu, Liang Shu, Wei Shu, Pei Shu, Sui Shu, Chou Shu gibi Çin yıllıklarına ve T’ung Tien, T’ung Chih, Tzu-chi T’ung-chien gibi ilk Çin genel tarihlerine ve kronolojilerine de müracaat eden Kürşat Yıldırım, Çin kaynaklarında Tatar adının ilk kez X. yüzyılda değil V. ve VI. yüzyıllarda Ta-t’an ve T’an-t’an şeklinde görüldüğünü ortaya koymuştur.[iv]
Batıda Tatar kelimesinin ortaya çıkışı Cengiz Han’ın kurduğu Moğol İmparatorluğu’ndaki tüm toplulukları ifade etmekle başlamıştır. Batı Avrupalılar, Tatar kelimesini cehennem zebanileri anlamındaki Tartar şekline dönüştürmüşler ve başlangıcından beri “Tartares” ya da “Tatarlar” olarak zikretmişlerdir.[4]
13. yüzyılda Mongolların Tatar adıyla anılmaları o kadar yaygındır ki, Avrupa’da basılmış olan haritalarda, Asya’nın Mongol hâkimiyetindeki bölgeleri “Tartary” (Tatar yurdu) adıyla tanımlanmıştır. Tatar/Mongol ordusu 1237 yılında Moskova’yı zapt etti. Bu orduda kalabalık Kıpçak ve diğer Türk kitleleri de vardı.[5]
Cengiz Han’ın hayatına bakıldığında; Babası; Moğollar’ın seçilen son hânı Kubul Hân veya Kâbul Kağan’ın torunu, Bertan Behadır’ın oğlu; Yesugay Bahadır’dı. Annesi Ulun İke veya Hevalun Ucin Ulkunut kabilesine mensuptu. Yesugay Bahadır, bu tarihte babasına ve amcasına bağlı olan kavimlerin, Neyrun ve Kıyat kavimlerinin liderliğini üzerine almıştı ve [Yesugay’a] düşmanlık besleyen ve muhalefet eden Tatarlar’la savaş halindeydi. Yesugay, Tatarlar’ın liderlerinden olan Temuçin Uge [adında birini] yendikten sonra, yeni doğan oğlunun ismini “Temuçin” koydu.[v]
Moğol ve Tatar kabileleri ile sürekli savaşan küçük bir klanın lideri olan babası Yesügey Bahadır, oğlu dokuz yaşına basınca, karısının kabilesi olan Unggiradlar’dan bir kızla evlenmesi için gerekli düzenlemeyi yapar ve Moğol gelenekleri uyarınca oğlunu müstakbel karısının ailesinin yanına bırakır. Timuçin’in[6] babası bir gün bozkırdan evine dönerken birkaç Tatar ile karşılaşır ve kim olduklarını bilmeden onlardan içmek için bir miktar su ister. Ancak eski düşmanlarını tanıyan Tatarlar, bu suyun içine Yesügey’de, etkisini ağır ağır gösterecek bir zehir de katarlar. Ailesinin “ger”ine vardığı zaman Yesügey, ölmek üzeredir ve nitekim akşam karanlığı çökmeden son nefesini verir.[7]
Moğollar arasındaki Tatarlarla Cengiz Han arasında, kan davası bulunmaktaydı ve bu düşmanlığın kökeni çok eskilere dayanmaktaydı. Tatarlar; hem Cengiz Han’ın babası Yesügey- Bahadır’ı zehirleyerek öldürmüşler, hem de atalarını Kinlere teslim ederek onların, hunharca öldürülmesine sebep olmuşlardır. Cengiz Han’ın Tatarlar için; “Tatar halkı ömrü boyunca atalarımızı helak edegelmiştir. Atalarımızın öcünü alalım.”[8] demesi, bu düşmanlığın boyutunu göstermektedir. Cengiz Han, 1202 tarihinde, Dalan Nemürges[9] denilen yerde bu düşman kavmi yenilgiye uğratmış ve geride kalanları, diğer kavimler arasında iskân etmiştir.[10]
Tatar adını taşıyan Moğol boyu Cengiz Han tarafından ortadan kaldırılmış, bu boya mensup olanlar diğer boyların arasında dağıtılarak gücü kırılmış ve böylelikle Tatar boyu ortadan kaldırılmıştır.[11]
Görüldüğü gibi, Cengiz Han tarafından Tatarlara son verilmesine rağmen bu isim; Asya, Avrupa ve hatta Arap ve Ermeni kaynaklarında[12] Moğol adının yerine kullanılmış ve tarih boyunca Moğollar, bu isimle zikredilmiştir.[13]
Çarlık Rusyası’nda Tatar terimi, Cuci ulusu (Altın Orda ahalisinin tamamı yani Özbek, Kazak, Bulgar, Tatar, Kırım Tatarı, Başkurt, Nogay, Karakalpak, Fin-Ugorların ataları ve tüm gayri Rus doğumlu halklar) olarak zikredilmektedir. Kısaca, Altın Orda Devleti’ni oluşturan toplulukları ifade etmişlerdir.
Ruslar, Altın Orda’nın yıkılması sonrası süreçte tüm Müslüman Türkleri, Tatarlar olarak değerlendirmiştir.[14] Türklerin büyük çoğunlukta olduğu Moğol ordusunun, XIII. yüzyılın ilk yarısında günümüzdeki Rusya bölgesini zaptetmesi, Rusların Avrupa Rusyası’ndaki bütün Türk kökenli Müslümanlara Tatar demelerinin sebebini açıklamaktadır. Dolayısıyla “Tatar” adı, Moğol ordusunda bulunan bütün milletler için kullanılmaya başlandığından, Moğol ordusunun büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturması, Rusların bütün Avrupa Rusyası’nda yaşayan Türkleri, Moğolların torunu olarak kabul etmesini sağlamıştır.[vi]
Howorth, Tatar adını kullanmasının sebebi olarak ortaçağ seyyahları ve Rus kronik yazarlarının Altın Orda Devleti ve halefi olan toplulukları Tatar adıyla tasvir etmesi olarak göstermektedir. Howorth, Nogay Tatarı, Kırım Tatarı ve Kazan Tatarı şeklinde adlandırmanın devam etmesini ise ikinci sebebi olarak açıklar.[15]
Kırım, Kazan, Hacı Tarhan, Litvanya, Bucak, Volga Ural, Sibirya, Kasım Hanlığı’na tâbi bölgelerdeki topluluklar Howorth’ın da belirttiği gibi Tatar adlandırmasını beraberinde taşımaktadırlar.[16]
Tatarları Moğollaşan bir Türk topluluğu olarak kabul eden Akdes Nimet Kurat, Batu Han komutasındaki ordunun büyük bölümünün Tatar olması sebebi ile Moğol istilasını gerçekleştirenlere Tatar dendiğini, zamanla bu isimlendirmenin İdil Boyu’ndaki tüm Türk toplulukları için kullanılmaya başlandığını ifade etmiştir.[17]
Zeki Velidi Togan ise Moğollar döneminde ticaretin Tatar ortak şirketleri elinde bulunduğunu ve Tatar kelimesinin “Tüccar” anlamında kullanıldığını söylemektedir.[vii] Z. V. Togan, Tatar adlandırmasının Moğol istilasından sonra yaygınlık kazandığını, Moğollara itaat eden kavimleri de kapsar hale geldiğini fakat etnik bir anlam taşımadığını belirtmiştir.[18]
İslam dünyasında ilk kullanıldığında Tatar kelimesiyle kastedilen şey Moğol’dur.[viii] XIII. Yüzyılda yaşamış olan Arap tarihçi İbn’ul Esir, Moğollardan bahsederken daima Tatar kelimesini kullanmıştır. İbn-i Haldun da[19] XIV. yüzyılda yaşaması sebebiyle o döneme hâkim Moğollardan Tatar diye söz etmiştir. Tatar diye anılan bu kavme, Moğol denmesi Cengiz Han zamanından sonra olmuştur. Moğol tabiri, Moğolistan ve Orta Asya’da yerleşmiş fakat Moğol İmparatorluğu’nun batı kısmından hiçbir zaman yaygınlaşmamıştır.
Batının büyük bir kısmında Moğol kelimesi, Tatar kelimesinin yerini tutmamaktadır. Tatar hâkimiyeti altında yaşayan milletler, Tatar sülalesinden hanedanların idaresinde yaşadıkları için tatar diye anılmıştır. XIV. yüzyıldan başlayarak Tatar kelimesi, kavim, etnik, soyla ilgili bir söz değil, vatandaşlığı ifade eden bir durum haline gelmiştir.[20] Altınordu Devletini yıkarak Tatarlara ağır bir darbe indiren Timur'un Tatar olarak nitelenmesi ayrıca tarihi bir garabet teşkil eder.
Bütün bunlar klasik dönemde Tatar kelimesinin günümüzdeki çerçevesinden çok farklı bir kullanıma sahip olduğunu gösteriyor.[21] Rus Galiç Prensi Mstislav ile Kiev, Smolensk, Çernikov ve Peresobnik prenslerinin, daha sonraları “Tatar” olarak adlandıracakları Kıpçakların Hanı Köten Han’la beraber Moğollara karşı savaştıkları ve kaybettikleri Kalka Nehri Muharebesinde[22], “Tatar” Moğolların komutanının bir Tuva Türk’ü olan Subutay olması da bu derecede dikkat çekicidir.
Selçuklu döneminde Moğol işgalini yaşayan Yunus Emre;
Okursun tasrif kitab nice binâ vü irâb
Havf u recâ sende yok........© Dikgazete.com
visit website