menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ey CHP mitingini yap ve sokakları boşalt!

9 1
27.03.2025

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Bu ülkeyi sokakta bulmadık, bugünlere kolay getirmedik. Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz” diyerek, yüzlerce yıllık bir zaman diliminde yaşanılan mücadeleye atıf yapıyor.

Türkistan ve Ortadoğu coğrafyasından Anadolu’ya gelen insanlar macera peşinde, yeni bir yurt arayışında değildi. Müslümanların ülke veya şehirleri İ'lâ-yi Kelimetullah amacıyla İslâmiyet'e açmak niyeti ile yola çıktıkları topraklardayız.

Osmanlı Devleti/ Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye; İbn-i Haldun’un söylediği gibi; doğdu, büyüdü, yaşlandı ve öldü. Bir insan gibi bir hayat sürecini tamamladı.

Tarih; belge ve kayıtlardan yola çıkar. Cumhuriyet sonrası tarih yazılımında Osmanlı Devleti’nin özellikle Duraklama, Gerileme ve Çöküş dönemlerinin üstü örtülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı geçmişini ret ederek; devletin yeniden tanımlanması ve kendi ideolojik kaygıları için resmi bir tarih tasarladı. Tarih okuması devletin penceresinden yapıldı.

Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile İttihad ve Terakki gibi siyasi hareketler, Osmanlı Devleti’ni yıkılışa sürükledi. Bu cemiyetler, modern siyasi hareketlerin başlangıcı olarak gösterildi ve övgüyle söz edildi. Halbuki bu siyasi fırkaların kavgası ve hükümetlerle de çatışması; devleti geri dönüşü olmayan bir yola götürdü.

Balkanların kaybı Müslümanlar için ikinci bir Endülüs vakasıydı. Girit ve Rodos Adası ile Tripoliçe (Mora / Yunanistan) Katliamlarının acısı neden unutturuldu?

Türkiye'nin yanlışlarından bir tanesi; vatan sınırlarının dışını unutmasıydı. Mora, Belgrad, Tuna ve nihayetinde Balkanlar bir bütün olarak defterden silinmişti. Sanki beraber ve ortak bir yaşam olmamış gibi. Neden “50 sene sonra belki alınır” diye çalışma yapılmadı? Halbuki, Balkanlar ve Rumeli; devletin gözünde Anadolu’dan farklı konumda değildi.

Bosna, Kosova, Karabağ, Kafkasya ve daha birçok coğrafyada yaşananlar; insanoğlunun yapabileceği vahşetin sınır tanımadığını gösteriyor.

Düşman durmuyor! Tehdit devam ediyor. Şer Odakları/ Küresel Güç, sürekli plan ve programını güncelliyor. Müslümanları sürekli bulundukları coğrafyadan sürmeyi, uzaklaştırmayı ve kıstırmayı düşünüyorlar.

Türkiye’nin birlik, dirlik ve beraberliği; devlet olarak sadece kendisini ilgilendirmiyor. Güçlü bir Türkiye; komşuları ve uzak coğrafya ülkeleri için de selamet vesilesi.

Gazze ve Suriye’de yaşananlar; basit, sıradan savaşlar değil. İnsanlığı, toplumları tehdit ve şantaj için Gazze görünen kurban. Devletler, İsrail karşısında duruşu ile hizaya alınmak isteniyor.

Müslümanlar onlarca kez felaket yaşadı. Böyle giderse, devam edecek gibi. Bu ağır döngünün........

© Dikgazete.com