menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’de İran algısını yeniden düşünmek 2

60 0
26.02.2025

Türkiye’de, İran denilince akla teolojik kökenli hareket kabiliyetine dayanan devlet hamleleri gelmektedir. İran, geçmişi, sosyolojik dokusu, siyasal sistemi ile ele alınınca kendine özgü bir coğrafya olarak karşımıza çıkacaktır. Çeşitli referans kaynaklarıyla ifade edilen; “Şia, 4 büyük mezhep dışındadır” söylemi, Sünni toplumlarda oldukça yer edinmiştir. Türkiye’nin devlet çıkarı gereği bölgede sınırı olan en büyük rakibinin İran olduğu söylenebilir. İran’da ciddi nüfusun Türk kökenli olmasının avantajı ekarte edilerek biçimlendirilen dinamik politikalar, Türkiye halkında da “gerekli” hassasiyeti oluşturmaktadır. Türkiye’de İrandevlet’ olarak tanımlanmalıdır. İran’a yakın veya uzak odakların duygusal durumları, tarafsız, net ve gerçeklikten kopuk bir tanımlamayı beraberinde getirmektedir.

İran’ın en büyük kozu, devletten halklara ulaştırılan sistemin karşılığıdır. İran, Lübnan, Filistin, Suriye, Yemen, Bahreyn, Irak’ın yanı sıra dünyanın çeşitli yerlerinde bazı sağ partilerin baskısı altında kalan grupların sempatisini kazanmıştır. Ortaya çıkan bu ağın çeşitli nedenleri vardır; İran devrimine etki eden komünist düşüncenin emperyalizme olan tepkisi ve teoloji.

İran, devletten devlete ulaşan bağın ötesinde direkt halka dokunmayı seçen bir siyasal yapıyı tercih etmektedir. Bunun gerekçeleri, Merci-i taklidin bulunması, Filistin’e olan hassasiyet gibi etkenler sayılabilir.

İran’ın askeri gücü olarak çeşitli kurumları örnek gösterilebilir. İran silahlı kuvvetleri, İran istihbaratı ve Devrim Muhafızları Ordusu. İran’ın dışa açılan kapısının yumuşak gücü........

© Dikgazete.com