menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vatanı bizlere emanet ve hediye edenler: Miftahizade Hasan Hüsnü Efendi (Açanal) 1873-1953 Üç dilde Fransızca-İngilizce-Türkçe yazıldı

12 0
01.04.2025

Milli Mücadelemizin kronolojisi, ders alınması gereken olaylarla doludur:

9 Ocak 1919'da Yunanlılar, İzmir'in işgali için ilk somut hazırlıklarını yapmaya başladılar. Ellerine geçirdikleri Batı Trakya bölgesinden, Çanakkale'nin karşı kıyılarına inebilmek amacıyla Uzunköprü-Hadımköy demiryolunu işgal ettiler. Bunu, ülkenin diğer demiryollarına el koymaları takip etti. İngilizler, Konya'da bir mütareke tatbikat merkezi kurarken; Maraş ve Birecik'in ardından, 9 Mart 1919'da Samsun’a çıktılar.

14 Mart 1919'da, Yunanlıların İzmir’e çıkarma yapma planı Londra'da toplanan İngiliz, Fransız ve İtalyan yüksek komiserleri tarafından kabul edildi. Üç gün sonra, İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, barış görüşmelerinde belirlenen ve Mondros Mütarekesi'nin yerine geçecek olan şartların değiştirilmemesi gerektiğini bildirdi. Bu şartlar, Türk milletini Anadolu’nun ortasında yarı bağımlı küçük bir devlet haline getirmeyi amaçlıyordu.

24 Mart 1919'da İngilizler Urfa'ya girdiler. 12 Nisan 1919'da kurulmuş olan Milli Şura Hükümeti'nin üyeleri tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderildi. Ertesi gün, 13 Nisan 1919’da Ermeniler Kars'ı işgal etti.

16 Nisan 1919'da İngiliz kuvvetleri Afyonkarahisar’a girdi. Aynı gün, ABD Başkanı Wilson, İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesi konusunda Amerikan görüşünü açıkladı.

26 Nisan 1919'da İtalyan kuvvetleri, Antalya’dan Konya’ya kadar uzanan bölgeyi kendi nüfuz alanları olarak ilan ederek Konya'ya girdiler. 3 Mayıs 1919’da ise İtalyanlar Kuşadası’na asker çıkardı. Akdeniz kıyılarındaki limanlarımızı kontrol altına alan İtalyanlar, 11 Mayıs 1919'da Fethiye, Bodrum ve Marmaris'i işgal ettiler.

Aynı gün, İngiltere Başbakanı Lloyd George, İzmir'in Yunanlılara verilmesi kararını müttefik devletler adına resmen duyurdu. Müttefik Akdeniz Komutanı Amiral Galtrope, İzmir Valisi İzzet Bey’e 14 Mayıs 1919 saat 05.34’te İzmir’in işgal edileceğine dair resmi notayı verdi.

15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e girdi. 16-17 Mayıs’ta Urla, Seferihisar ve Çeşme işgal edildi. Bu süreçte işgalciler, cinayetler işleyerek, yağmalar yaparak ve taşkınlıklar çıkararak büyük zulümler gerçekleştirdi.

18 Mayıs 1919’da bu gelişmeler karşısında milli matem ilan edildi.

17 Ocak 1920’de Urfa’da, 21 Ocak 1920’de Adana’da ve 21 Ocak 1921’de Maraş’ta savaşlar başladı. Vatanlarını savunanlar, resmi devlet güçlerinin emrinde değillerdi. Devletlerinin teslim olmaktan başka çare kalmadığına inanmasına rağmen hem yöneticilere hem de yurtlarını işgal eden düşmanlara "Hayır!" demeyi seçtiler.

Tarih boyunca tek başına kalmış şehirlerin, gücünü tüm dünyaya kabul ettirmiş büyük bir devlete karşı savaştığı pek görülmemiştir. Ancak Antep, tam 10 ay 8 gün boyunca Fransızlara karşı kahramanca direndi. Urfa ve Maraş da aynı fedakârlık ve cesaretle mücadele ederek işgale karşı koydular.

İşte bu kahramanca direnişi gösteren şehirlerimizden, direnişe öncülük eden kahramanlarımız vardır. Bu kahramanlardan Şanlı Urfa’nın ilk müftüsü Hasan Hüsnü Efendi yerini aldı. Birazdan devam eden metinlerden kısa hayatını okuyacağınız merhum ulâmamıza geçmeden önce; bizlere bu aziz vatanı, kanlarıyla ve tüm varlarıyla hediye edip, muhafaza etmemizi vasiyet eden ölümsüz kahramanlarımızın önünde şükranla eğiliyorum.

Ayriyeten bu makalenin oluşmasında ve Kuvâ-yi Milliyeci-Müdafa-i Hukukçu Müftü Hasan Hüsnü Efendi hakkında bilgilere ulaşmamda yardımlarını esirgemeyen, başta Diyanet İşleri Başkanlığı, Eğitim Genel Müdürü, Sayın Sadide Akbulut Hocama, Şanlı Urfa Müftülüğü Eğitim Şube Müdürlüğünden Sayın Yusuf Bey’e ve Hasan Hüsnü Efendi’nin günümüzde yaşayan torunlarından Sayın Sıtkı Açanal’a teşekkürlerimi borç bilirim.

Amacım, gençlerimizin vatanımızı bize bin zorlukla hediye eden bu büyük şahsiyetleri tanımaları ve baki ruhlarına duâlar göndermeleri; şimdi sükut içinde ebedi istirahatgâhlarında olan bu mücahitlerin sözcüleri olup, hatırlanmalarına bir nebze vesile olmaktır.

3 Muharrem 1290 (Miladi Mart 1873) yılında Urfa’da doğdu. Bundan 300 yıl önce Urfa'ya yerleşen Miftahizade ailesinden olan Hasan Efendi'nin babası Rahimiye medresesi Müderrislerinden Miftahizade Abdurrahim Efendi, annesi ise Hocazade ailesinden Hatice hanımdır. Hasan Efendi, ilk tahsilini mahalle mektebinde bitirdikten sonra babası gibi ilmiye mesleğine sülük etmek için medrese tahsiline başladı. 20 yaşında icazet (Medresede hocalık yapmağa salahiyet veren diploma) aldı. Ve Rahimiye medresesinde müderrislik yapmaya başladı. Ancak Hasan Efendi, ilmiye mesleği yanında müsbet ilimleri de öğrenmek istiyordu.

Bu yüzden o zamanın bu bilgilerini de bilen en iyi hocası Saraczade Abbas Efendi’ye devam ederek bu bilgileri de öğrendi. Daha sonra kendini yetiştirmek için büyük bir kütüphane meydana getirdi. Kitapları Urfa kütüphanesine bağışlanmıştır.

Arapça yanında Farsça ve Fransızca öğrendi. Devlet hizmetinde ilk memuriyeti Urfa Bidayet mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) azalığıdır. (21 Muharremi 327 Yani 14 Şubat 1909 tarihi). 1 Kasım 1910 tarihinde Urfa idadisi Tarih- Coğrafya öğretmenliğine tayin edildi. 16 Temmuz 1911’de Urfa müftüsü oldu.........

© Dikgazete.com